Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/1740 E. 2014/180 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1740
KARAR NO : 2014/180
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2011/529-2012/924

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete ait işyerinde aralıklı iki dönem halinde çalışmasının olduğunu, ilk dönem çalışmasının davacı tarafça askerlik görevi sebebiyle feshedildiğini, bu döneme ilişkin hak kazandığı işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini, son dönem çalışmasının ise işçi tarafından istifa yoluyla sonlandırıldığını, bu dönem çalışması bakımından tazminat alacaklarına hak kazanmadığını, sair ödenmemiş işçilik alacağının ise bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinde davacının yıllık izin hakkını kullanmadığı, fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalıştığı açıklanarak, talep sonucunda tazminat alacaklarının yanı sıra yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınması talep edilmiştir.
Dava dilekçesinde sadece kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden dava değeri bildirilerek, bu miktarlar üzerinden harç yatırılmıştır. Talebe konu diğer ücret alacakları bakımından ise, dava dilekçesinde dava değeri bildirilmemiş, Mahkemece de dava değerinin açıklanması yönünde bir ara karar tesis edilmemiştir.Davacı vekili, 26.10.2011 havale tarihli dilekçesiyle, dava dilekçesindeki fazla çalışma ücreti talebini 300,00 TL; yıllık izin ücreti talebini ise 1000,00 TL olarak açıklamış, 10.11.2011 tarihli sayman mutemedi alındı makbuzuyla açıklanan miktarlara isabet eden peşin karar ve ilam harcını yatırmıştır.
Mahkemece, davacı vekilince sunulan 26.10.2011 havale tarihli dilekçe, davanın ıslahı mahiyetinde görülerek, talep edilen miktarın yasal süre içerisinde harçlandırılmadığı gerekçesiyle, yıllık izin ve fazla çalışma ücreti alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları yönünden ise, davanın reddi gerekçesi açıklanmamıştır.
Öncelikle, dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından, davacı vekilinin 26.10.2011 havale tarihli (10.11.2011 harçlandırma tarihli) dilekçesi bir ıslah dilekçesi değildir. Dava dilekçesinde talep edilen ve fakat talep değeri bildirilmeyen fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından, dava değerinin açıklanmasını amaçlar nitelikte sunulmuş bir dilekçedir. Bu halde, Mahkemece öncesinde dava değerinin açıklanması ve bildirilecek değerin harcının yatırılması yönünden bir ara karar tesis edilmediği, davacı vekilince ise belirtili talepler bakımından bildirilen değerin peşin karar ve ilam harcının 10.11.2011 tarihinde yatırıldığı nazara alındığında, Mahkemece yıllık izin ve fazla çalışma ücreti talepleri yönünden esasa girilerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken, yazılı gerekçeyle redde karar verilmesi hatalıdır.
Dava dilekçesinde talep edilen hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları yönünden de, öncelikle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. ve 30. maddeleri uyarınca davacı tarafa dava değerinin açıklattırılmasıyla harcının da alınarak neticeye göre davaya devam edilmesi gerekirken, anılan yönlerden işlem tesis edilmemesi ve Anayasanın 141. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde ifade edilen her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunluluğuna aykırı hareket edilerek bu talepler bakımından gerekçe açıklanmaksızın davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.