Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/16779 E. 2014/24242 K. 17.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16779
KARAR NO : 2014/24242
KARAR TARİHİ : 17.09.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2011/802-2013/211

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı sitede bina görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının herhangi bir alacağı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı bir sebep yokken feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar avukatları temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Islah tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u yürürlüğe girmiş olup, davalı vekili tarafından süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulduğu görülmektedir. Bu itibarla davacının zamanaşımı def’inin dikkate alınmamasına yönelik temyizi yerinde olmamakla birlikte ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan kalemler değerlendirilip davacının talepleri hüküm altına alınırken, davaya karşı bu def’inin ileri sürülmediği dikkate alınarak dava edilen miktarların bilirkişi ek raporundaki tutarlara eklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
3-Yine dava tarihinde 6100 sayılı Kanun’un yürürlükte olmaması dikkate alındığında davacının yıllık izin ücreti talebi yönünden mahkemece davacıya yemin teklif edilmemesi de yerinde olmamıştır.
4-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın ispatı bağlamında fazla çalışma ücretinin hesaplanması konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; davacı bina görevlisi olup yapılan işin niteliği, yoğunluğun fazla olmaması, ara dinlenme sürelerinin uzun olması, boş zaman imkanı dikkate alındığında fazla mesai yapılmadığının kabulüyle fazla mesai ücreti talebinin reddine gerekirken fazla mesai ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.
5-Mahkemenin kabulüne göre de takdiri indirim dışında bir sebepden dolayı ret edilen kısımlar olduğundan davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmemesi de yerinde olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.