Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/16225 E. 2014/24571 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16225
KARAR NO : 2014/24571
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2009/53-2013/221

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin işverence feshedilmediğini, davacının işi terkettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı olup olmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı işçi, davalı işverenden yıllık izin talebinde bulunduğunu, kabul edilmeyince izin parasının ödenmesini istediğini, bunun üzerine ağır hakaretler edilerek iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ve kendisine “çık git, bir daha da geri gelme” denildiğini ileri sürmüştür. Davalı işveren ise, davacıya hakaret edilmediğini, davacının hakettiğinin üzerinde izin parası istediğini ve işi terkettiğini, bu nedenle 4 gün devamsızlığa dayalı feshin haklı olduğunu savunmuştur. 16.09.2008 tarihinde işverence işçiye çekilen ihtarda; 09.09.2008 günü 2008 yılı izin ücretini 14 gün yerine 15 gün ödenmesini istediği, ödenmeyince de 14 günlük izin alacağını da almadan işyerinden ayrıldığı, sinirli olduğu, şirket genel müdürünün davacıyı yanına çağırdığı, davacının onunla da tartışarak işi terk ettiği, 10.09.2008-12.09.2008 tarihleri arasında devamsızlık yaptığı, tuttuğu oruç nedeni ile böyle davranabileceği düşünüldüğünden geldiği halde işe başlayabileceği, ancak kendisi işi terk ettiği için kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağı hususları bildirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece işverence yapılan feshin haksız olduğu kanaati ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmişse de; tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, taraf ve müşterek tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacının yıllık izin talebinde bulunduğu, talebi kabul edilmeyince izin ücretinin ödenmesini istediği, bunun üzerine muhasebeye yönlendirildiği, kendisine 14 günlük izin ücreti ödenmek istenince 15 günlük izin ücreti ödenmesi gerektiğini belirterek verilen miktarı almadığı, olayla ilgili fabrika müdürü ile de konuştuğu ve işi terk ettiği; olay günü işverence işten çıkartıldığına ya da işverence davacıya hakarette bulunulduğuna dair dosyada delil ve tanık beyanı bulunmadığı anlaşılmakla; bu durumda iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinin kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. İş sözleşmesini haklı bir neden olmadan fesheden işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, anılan alacakların reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Somut olayda; davalı işveren işyerinde 20.11.2004-09.09.2008 tarihleri arasında kaynakçı olarak çalışmış olan davacı işçi, aylık 1.000,00 TL net ücret aldığını ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. İstanbul Bilimum Madeni Eşya Esnaf ve Sanatkarları Meslek Odası’ndan yapılan emsal ücret araştırmasında davacının 750,00 TL ücret alabileceği, Türk Metal Sendikası’ndan yapılan emsal ücret araştırmasında ise yılda 120 günlük ikramiye ve sosyal yardımlarla brüt 3.254,00 TL ücret alabileceği bildirilmiştir. Tanıkların bir kısmı davalıyı, bir kısmı ise davacıyı destekler nitelikte beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece; davacının 1.000,00 TL net ücret aldığının kabulü ile yapılan hesaplamaya itibar edilerek sonuca gidilmişse de; davacının kıdemi, yaptığı işi, fesih tarihi ve yapılan emsal ücret araştırması birlikte değerlendirildiğinde, davacının aylık net 750,00 TL ücretle çalıştığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. 750,00 TL ücrete göre yapılan hesaplamalar doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, 1.000,00 TL ücrete göre yapılan hesaplamaların hükme esas alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Davacının yıllık izin alacağının hesaplanması hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacının yıllık izin alacağı, hiç izin kullanmadığı kabul edilerek kıdemine göre belirlenen 42 gün üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Dosya içeriğinden, davacının 28.12.2005-15.01.2006 tarihleri için izin talebinde bulunduğu, 28.07.2006 tarihinde 30.07.2006-09.08.2006 tarihleri arasında izin kullanmak istediğini bildirdiği, 28.07.2006 tarihli tediye makbuzunda ise “izin kullanmadı parasını aldı” şeklinde not düşüldüğü ve “izin öncesi maaş ödemesi” açıklaması ile 395,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı duruşmaya davet edilerek söz konusu belgelere karşı diyecekleri sorulmalı, talep edilen dönemlerde izin kullanıp kullanmadığı hususları açıklığa kavuşturulduktan sonra sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.