YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16029
KARAR NO : 2014/23557
KARAR TARİHİ : 11.09.2014
MAHKEMESİ : Bergama 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2009/381-2013/176
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde çalışmaktayken iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, daha sonra yine davalı işverenin büyük hissesine sahip olduğu .. Ltd. Şti.’nde ve sonra da .. Ltd. Şti.’nde çalışmaya devam ettiğini, işçinin tüm çalışmasının aynı işyerinde geçtiğini, işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşesinden yararlanacağına ilişkin kesinleşmiş yargı kararları bulunduğunu, ancak haklarının eksik ödendiğini belirterek, müvekkilinin 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait toplu iş sözleşmesi fark alacağı isteklerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerindeki artışların tam olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriğine göre, işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin süresi 31.12.2004 tarihinde sona ermiş, 2005 yılında da bir başka toplu iş sözleşmesi imzalanmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.01.2005 tarihinden itibaren yeni bir toplu iş sözleşmesi bulunmadığından, eski toplu iş sözleşmesinin hizmet sözleşmesi olarak yürürlükte kaldığı değerlendirilerek alacak hesaplamasına gidilmiştir. Davalı ile yetkili sendika arasında imzalanmış olan 01.01.2003-31.12.2004 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ücret zammını düzenleyen 35. maddesinde, sözleşme kapsamındaki işçilerin günlük ücretlerine altışar aylık dönemler açıkça yazılarak ve 31.12.2004 tarihine kadar olduğu vurgulanarak dönemsel ücret artışları getirilmiştir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanununun 6/3. maddesinde yer alan “her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder” hükmüne dayanılarak, karara esas bilirkişi raporunda 13. dönem toplu iş sözleşmesinin ücret artışına dair düzenlemesi sonraki yıllar için de devam ettirilerek dava konusu alacakların hesaplanması yoluna gidilmiştir. Sona eren toplu iş sözleşmesinin normatif etkisi, ilgili maddede yer alan düzenlemenin niteliğine bağlı olarak değerlendirilmelidir. Belirtilen 35. maddede ücret artışı toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu birinci yıl ve ikinci yıl için belirli olarak getirilmiş olup, zamların her yıl ya da her altı ayda bir getirileceği ifade edilmemiştir. Maddenin belirtilen düzenlemesi gereği toplu iş sözleşmesinin bitiminden itibaren ücret artışının devam edeceği kabul edilemez.
Somut olayda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, sona eren toplu iş sözleşmesinden sonra ücret artışlarının devam etmeyeceği değerlendirilerek, davacının 31.12.2004’te yürürlüğü sona eren toplu iş sözleşmesi sonuna kadar eksik ödemeye ilişkin iddiası işyeri kayıtları üzerinde araştırılmalı, bir alacağının varlığı anlaşıldığı takdirde hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde hatalı değerlendirmeyle hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Dosya içeriğine göre, 2004 yılında imzalandığı anlaşılan “vizeli işçi sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile davalı Belediye’nin, önce kendi nezdinde bilahare Beta şirketi ve ardından da .. şirketi nezdinde çalışan işçinin çalışmasının bir bütün olarak ele alınacağı, iş aktinin bir kıdem tazminatı hakedecek şekilde sona ermesi halinde işverenin önceki dönemlere ilişkin sosyal haklar açısından zamanaşımı itirazında bulunmayacağı, zamanaşımı itirazından feragat ettiği kabul edilmiştir. Mahkemece, bu sözleşme hükmüne göre, davalının cevap dilekçesinde süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı savunmasının gözetilemeyeceği kabul edilerek, talep edilen alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 160. maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 139. maddesi uyarınca zamanaşımı savunması yapabilme hakkının doğumundan, yani, zamanaşımının gerçekleşmesinden önce bu haktan vazgeçilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.