Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/15137 E. 2014/17273 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15137
KARAR NO : 2014/17273
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2010/899-2013/179

Hüküm süresi içinde taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesini sağlık sebepleri ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, ikramiye, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının tansiyon hastalığının işini yapmasına engel olamayacağını ve feshin haklı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davacı işçinin iş sözleşmesini sağlık sebepleri ile haklı olarak feshedip feshetmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/1-a bendi gereğince, iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa işçi iş sözleşmesini derhal feshedebilir.
Somut olayda; davacı işçi, iş sözleşmesini sağlık sebepleri ile haklı olarak feshettiğini ileri sürmüş olup, hipertansiyon ve aksiyete bozukluğu rahatsızlıkları olduğunu belirtmiştir. Mahkemece İskenderun Devlet Hastanesinden aldırılan Sağlık Kurulu Raporunda; ayrı bir rapor düzenlenmemiş ancak, dahiliye uzmanı tarafından hipertansiyon hastalığının çalışmasına engel teşkil etmeyeceği yazılmıştır. Davacı tarafından dosyaya sunulan ve aynı Devlet Hastanesinden alınan raporda ise, tehlikeli ve yüksek konumlu işlerde çalışamayacağı bildirilmiştir. Mahkemece doktor bilirkişiden aldırılan kök ve ek raporda ise; hipertansiyonun tek başına sakınca doğurmayacağı, ancak anksiyete bozukluğunun yapmakta olduğu işin yaratacağı stres ve gerilim sebebi ile tansiyonu yükselterek can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabileceği belirtilmiştir. Mahkemece feshin haklı sebebe dayanmadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de; fesih sebebi ile ilgili aldırılan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidilmiştir. Dosyadaki Sağlık Kurulu, doktor ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılarak davacının hastalıklarının işin yapılması halinde işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlike oluşup oluşturmayacağı açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı işçi net 2.000,00 TL ücretle çalıştığını iddia ederken, davalı işveren, davacı 2.000,00 TL ücretle çalışmakta iken 05.01.2009 tarihinde alınan muvafakatname ile 1.000,00 TL’ye çalışmayı kabul ettiğini ve bu tarihten sonraki ücretinin 1.000,00 TL olduğunu savunmuştur. Kendisi de operatör olan davacı şahidi 2009 yılı Ocak ayında 1.900,00 TL ücret aldığını beyan ederken, davalı şahitleri davacının ücretinin 1.000,00 TL olduğunu belirtmişlerdir. 05.01.2009 tarihli muvafakatname matbu olarak düzenlenip davacı tarafından imzalanmış olup, “Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeni ile şirketimizde meydana gelen ekonomik sıkışıklık sona erinceye kadar mevcut ücretim olan 2.000,00 TL’ den feragat ederek, 01.12.2008’den itibaren 1.000,00 TL ücretle çalışmayı kabul ediyorum.” şeklindedir. Davacı, alınan muvafakatnameye rağmen ücretinin 2.000,00 TL olarak ödendiğini, ancak çalışanlar üzerinden parça parça ödeme yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece bu iddia üzerinde yeterince durulmamıştır. Davacıya ait banka hesap hareketlerinin incelenmesinden; 29.07.2009 tarihinde “kasadan yatan” açıklaması ile 2.000,00 TL, 29.06.2009 tarihinde iki farklı isim tarafından toplam 2.500,00 TL, 21.07.2009 tarihinde “maaş” açıklaması ile 1.059,00 TL, 25.05.2009 tarihinde davalı tarafından 1.059,00 TL ve 28.05.2009’da bir çalışan tarafından 1.247,00 TL gibi miktarların yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf ücretinin bir kısmının çalışanlar üzerinden yatırıldığını ileri sürdüğüne göre, davacı hesabına para yatıran kişilerin hangi amaçla o paraları yatırdıkları, davalı işveren işçisi olup olmadıkları hususları netleştirilerek davacının son aldığı ücreti belirlenmeli ve farklı bir durumun ortaya çıkması halinde dava konusu alacaklar yeniden hesaplanmalıdır. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.