Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/15129 E. 2014/17268 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15129
KARAR NO : 2014/17268
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2011/13-2013/19

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının işine gerekli özeni göstermediğini, temizliğe riayet etmediğini, geç gelip erken gittiğini, mutfaktaki malzeme ve eşyaları izinsiz olarak başka mutfaklara götürdüğünü ve iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih sebeplerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanunu’nun 26. maddesinde işverenin öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe sebep olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak Kanunda belirlenmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır.
Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hakim resen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Somut olayda; davalı işveren işyerinde çorbacı- köfteci olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, işine gerekli özeni göstermemesi, temizliğe riayet etmemesi, geç gelip erken çıkması ve son olarak da mutfaktaki malzeme ve eşyaları izinsiz olarak başka mutfaklara götürüp para karşılığı satarken yakalanması üzerine tazminatsız olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacının son davranışının doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı ve iş sözleşmesinin feshi için haklı sebep mevcut olduğu anlaşılmakla birlikte, fesihte altı işgünlük hak düşürücü sürenin geçip geçmediği dosya kapsamı ile denetlenememektedir. Mahkemece, tanıklar tekrar dinlenerek, davacının mutfaktaki et ve bir kısım malzemeyi başka bir lokanta sahibi A.. K..’a verirken yakalanması olayının hangi tarihte olduğu, davalı H.. K..’ın bu olayı hangi tarihte öğrendiği ve davacıyı hangi tarihte işten çıkarttığı açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Fesihte altı işgünlük hak düşürücü sürenin geçip geçmediği üzerinde durulmadan ve haklı fesih sebebi bulunduğu gözönünde bulundurulmadan sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacının fazla çalışma talebi şahit anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Şahit anlatımlarına, yapılan işin niteliğine, davacının çalıştığı işyerine ve dosyadaki diğer delillere göre, davacının haftanın altı günü 07:00-16:30 saatleri arasında çalıştığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Fazla çalışma alacağı haftanın altı günü 07:00-16:30 saatleri arasındaki çalışma üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Davalı işyeri çalışanı olmayan davacı şahit anlatımları ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Hafta tatili ve genel tatil alacağının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili ve genel tatil çalışmasının takdiri delil niteliğindeki şahit anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda; mahkemece, hafta tatili ve genel tatil alacağı tanık anlatımına göre hesaplandığı halde, hesaplanan tutarlardan takdiri indirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan alacaklardan makul bir takdiri indirim yapılması dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de ayrıca bozma sebebi yapılmıştır.
5.Yargılama sırasında dinlenen davalı şahitleri hafta tatili ve genel tatillerde çalışma yaptıklarında karşılığının ödendiğini belirtmişlerdir. Mahkemece bu beyanlar üzerinde yeterince durulmamıştır. Davacı duruşmaya davet edilerek şahitlerin bu yöndeki beyanlarına diyecekleri ve hafta tatili ve genel tatil çalışması yapıldığında karşılığının ödenip ödenmediği, ödeniyorsa hangi miktarda ödeme yapıldığı hususları sorularak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.