Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/15125 E. 2014/17266 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15125
KARAR NO : 2014/17266
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Dinar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/01/2013
NUMARASI : 2011/76-2013/15

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacı ile aralarında süt toplama işine ilişkin hizmet alım sözleşmeleri yapıldığını ve işçi- işveren ilişkisi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile davalı arasında işçi- işveren ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanun’un 2. maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşmez
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrası göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın(işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil olmaz. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, girişimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.
Somut olayda; davalının süt toplama işine ilişkin her yıl ihale açtığı ve en düşük bedeli teklif eden kişiler ile hizmet alım sözleşmesi yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacı da bu kapsamda 2007-2010 yılları arasında ihaleye girmiş ve taraflar arasında her yıl için süt toplama sözleşmeleri imzalanmıştır. Ancak davacının, davalı kooperatife ait süt toplama işinde kendi aracı ile birlikte belli bir ücret karşılığı çalıştığı, taraflar arasındaki ilişkide iş ilişkisinin unsurları olan iş görme, ücret ve bağımlılık unsurlarının bulunduğu, ayrıca hizmet alım sözleşmelerinin içeriğinden işin bizzat davacı tarafından yapılması gerektiğine ilişkin sonucun ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasındaki ilişki gerçekte tipik bir işçi- işveren ilişkisi olduğuna göre; davacının dava konusu alacakları hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Dosya kapsamına uymayan gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

.