YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15103
KARAR NO : 2013/17142
KARAR TARİHİ : 11.07.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin asıl işvereni T.P.A.O Bölge Müdürlüğüne bağlı petrol kamplarında aşçı olarak çalışmakta iken kanundan doğan hakkı nedeniyle Petrol İş Sendikasına 11.06.2009 tarihinde üyelik başvurusu yaptığını, 02.07.2009 tarihinde sendikaya üyeliğinin kabul edildiğini, bilahare Batman İş Mahkemesinde müteahhit işçisi değil davalı TPAO işçisi olduğunun tespitine dair dava açtıklarını ve akabinde asıl işveren olan davalı TPAO’nun baskısı ile müteahhit tarafından açılan davanın geri alınması için müvekkili üzerinde baskılar kurulduğunu, bu baskılar sonuç vermeyince asıl işverenin baskısı ile müvekkilinin iş sözleşmesine alt işveren tarafından fesih nedenleri açık ve kesin olarak bildirilmeden son verildiğini, müvekkilinin işten çıkarılmasını gerektirir haklı ve geçerli bir neden bulunmadığını, feshin davacının sendikaya üyelik başvurusu yapması ve akabinde asıl işveren TPAO’ya karşı tespit davası açması nedeni ile asıl işveren TPAO’nun talimatı ile gerçekleştiğini, bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi fesihte asıl işverenin hakkın kötüye kullanımı nedeniyle kötü niyetinin söz konusu olduğunu, bu nedenlerle iş sözleşmesinin feshinin usulsüz olduğunun tespiti ile feshin geçersizliğine ve davacının eski işine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili ile yüklenici firma arasında imzalanan sözleşme gereğince yüklenici firma elemanı olarak çalıştığını, davacının müvekkili işverenliğe karşı herhangi bir bağımlılığının bulunmadığını, davacının bağımlılığının kendisini istihdam eden yükleniciye ait olup, tüm denetim, işe alma, işten çıkarma, emir ve talimat verme, cezalandırma yetkisinin de yükleniciye ait olduğunu, bu sebeplerle davacının işvereni yüklenici olduğundan işe iade davasının müvekkiline karşı açılmasının usule aykırı olduğunu, davanın öncelikle husumet yönünden reddine, bu mümkün olmadığı takdirde
yüklenici firmanın davaya dahil edilmesini, davacının müvekkil kuruma karşı Batman İş Mahkemesinde tespit davası açtığını ve yargılama devam ederken işe iade davası açıldığını ve dava dilekçesinde teşaron müteahhitler ile davalı müvekkili arasında imzalanmış bulunan sözleşmelerin muvazaalı olduğunun iddia edildiğini, davacının hiçbir zaman müvekkili kurumun personeli olarak çalıştırılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, yüklenici firmalar ile davalı TPAO arasındaki anlaşmanın muvazaalı olduğu davalı TPAO’nun davacı işçileri bir takım haklardan mahrum bırakmak amacı ile muvazaalı olarak işçi alımı yoluna gittiği kanaatine varıldığ ve davacı işçinin başından beri davalı TPAO işçisi olarak işlem görmesi gerekeceği, dosyadaki belgelerden davacı işçinin iş güvencesi kapsamında olduğu Yargıtay içtihatları doğrultusunda esasen işveren niteliği taşımayan davalı yüklenici firmanın fesih bildiriminin hukuki bir değerinin olmadığı, davalı yüklenicinin ise taraf sıfatı olmadığı, ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 327. maddesi gereğince taraf sıfatı olmadığı halde davalı sıfatı kendine aitmiş gibi yanıltarak kendisine dava açılmasına sebebiyet verdiği için sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilen lehine vekalet ücreti hükmedilmeyerek, dosya kapsamında haklı ya da geçerli bir fesih bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir.
Karar, davalı TPAO vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersiz olduğu ve baştan itibaren davalı işverenin işçisi olduğu gerekçesi ile işe iadeye karar verilmiş, bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde ise davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının baştan itibaren davalılardan TPAO’nun işçisi olduğu, feshin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi sonucunda yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizin bozma ilamı ile davacının davalı TPAO tarafından ihale olunan aşçılık, garsonluk ve bina temizlik işlerinde yüklenici şirket elemanı olarak çalıştığının anlaşıldığı, davalı ile ihbar olunan arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu dikkate alındığında davalı olarak gösterilmeyen alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği, taraf teşkili sağlandıktan sonra asıl işveren-alt işveren ilişkisinin İş Kanunu 2. maddesine uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı bilirkişi aracılığı ile belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hususuna işaret edilmiştir.
Mahkemece, usul ve kanuna uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmasından sonra yapılan yargılama sonucunda ise, yüklenici firmalar ile davalı TPAO arasındaki anlaşmanın muvazaalı olduğu, davalı TPAO’nun davacı işçileri bir takım haklardan mahrum bırakmak amacı ile muvazaalı olarak işçi alımı yoluna gittiği ve davacı işçinin başından beri davalı TPAO işçisi olarak işlem görmesi gerekeceği, dosyadaki belgelerden davacı işçinin iş güvencesi kapsamında olduğu, Yargıtay İçtihatları doğrultusunda esasen işveren niteliği taşımayan davalı yüklenici firmanın fesih bildiriminin hukuki bir değerinin olmadığı, davalı yüklenicinin ise taraf sıfatı olmadığından bu davalı hakkında red kararı verildiği, dosya kapsamında haklı ya da geçerli bir fesih bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar süresi içerisinde davalı TPAO vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
Somut olayda, dosyada mevcut belgelerin incelenmesinde davalı TPAO ile davalı şirket arasında aşçılık, garsonluk ve bina temizlik işlerine ilişkin hizmetlerin davalı şirket tarafından yüklenilmesi hususunda hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, davalı TPAO’nun görev alanına girmeyen işleri yüklenici firmaya verildiği görülmektedir. Mahkemece bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporlarında da, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulduğu ve muvazaalı olmadığı da belirtilmiştir. Mahkemece, davalı alt işverene ait işyerlerinde kaç işçinin hangi işlerde çalıştırıldığı hususunda ise ayrıntılı bir araştırma yapılmamıştır.
Davalı TPAO’nun yardımcı işlerini alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun’un 2/6-7. maddesi uyarınca mümkündür. Asıl işverenin denetim yetkisi, işyeri güvenliği ve işçilik alacaklarına karşı müteselsil sorumluluğu nedeniyle ve işyerinin niteliği de göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinde bazı düzenlemelere yer verilmesi olağan karşılanmalıdır. Bu nedenle sözü edilen hükümler alt işverenlik sözleşmesinin muvazaaya dayandığını göstermediği gibi muvazaa iddiası yeterli ve inandırıcı delillerle kanıtlanmamıştır. Davalılar arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmuştur. Davacı, davalı alt işverenin işçisi olup, otuz işçi sayısı bu davalı yönünden araştırılarak işin esasına girilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bozma ilamında da işaret edilen ve yukarıda gösterilen hususlar belirlenmeden, mahkemece delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.