Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14881 E. 2014/17908 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14881
KARAR NO : 2014/17908
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

MAHKEMESİ : Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2013
NUMARASI : 2012/122-2013/109

Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı idare işyerinde değişen alt işverenler nezdinde en son davalı şirkette olmak üzere 01.08.2001-13.01.2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin kötüniyetli olarak haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı idare vekili, davacının kendi işçileri olmadığını, davalı işletmenin ihale makamı olduğunu, zamanaşımı, görev ve husumet itirazları olduğunu ifade ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin de alacakları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Somut olayda davada taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı ve davalı şirketlerin savunma haklarının ihlal edilip edilmediği öncelikle çözülmesi gereken hukuki problemi oluşturmaktadır.
Davacı vekili tarafından asıl işveren olarak B.. B.. ile son alt işveren olarak G.ve K. şirketleri adi ortaklığı davalı olarak gösterilmiştir. Öncelikle adi ortaklığın tüzelkişiliği olmadığından taraf ehliyeti yoktur. Bununla birlikte bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124/4. maddesi gereğince, davacının bu hatası kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı için düzeltilebilmesi mümkündür.
Diğer taraftan mahkeme kararında davalı olarak gösterilen adi ortaklığı oluşturan şirketlerden Gelişim Şirketi’ne davaya ilişkin tebliğler yapılmış ise de, davalı şirket ısrarla tebliğlerin adi ortaklığı oluşturan diğer şirket adresi olan Muş ilindeki adrese yapıldığını, kendi adreslerinin ise Diyarbakır olduğunu ileri sürmektedir. Gerçekten de davalının tek başına aldığı ihalede adresi Diyarbakır olarak gözükmekte olup, bunun dışında dosyada adrese dair bir bilgi bulunmamaktadır.
Gelinen noktada öncelikle adi ortaklığı oluşturan ve davalı olarak gösterilen diğer şirkete de dava dilekçesi ve diğer usul işlemlerinin tebliğ edilerek taraf teşkili ile birlikte bu şirketin savunma hakkını kullanmasının sağlanması, sonrasında ise davalı olarak kabul edilen Gelişim Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarından adresinin tespit edilerek gerekli tebliğlerin bu adrese yapılarak bu şirketin de usulüne uygun bir şekilde savunma hakkını kullanmasının temini gerekmektedir. Kararın sırf bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyizlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.