Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14616 E. 2014/18043 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14616
KARAR NO : 2014/18043
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2013
NUMARASI : 2010/867-2013/148

Hüküm süresi içinde davalı-karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı, davalı işyerinde 16.07.2007-21.08.2010 tarihleri arasında ilk olarak satış temsilcisi, 2008’in Ağustos ayından itibaren de satış grup müdürü olarak çalıştığını, fazla mesai yapmasına karşın ücretinin ödenmediğini, dönem dönem çeşitli ücret sistemlerinin ardından 2009’un Ocak ayından itibaren tahsilata dönüşmüş satışların yüzde on’u üzerinden ilave ücret ödeneceğinin duyurulduğunu, asgari ücret kısmı bankaya yatırıldığını, ancak 2009’un Kasım ayından itibaren hiçbir gerekçe gösterilmeden ödenen satışlardan yüzde onluk kısım ücretinin ödenmediğini, bankaya yatan miktarın da gecikmeli ve eksik olması sebebiyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davacının, 16.07.2007 tarihinde satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, 2008’in Ağustos ayından itibaren satış grup müdürü olduğunu, 23.08.2010 tarihinden itibaren işe devam etmeyerek iş sözleşmesini istifa ile feshettiğini, ücretlerinin eksik ödendiği ve zamanında ödenmediği iddialarının doğru olmadığını, istifasını gerektiren haklı bir sebebinin bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin dışında ayrıca tahsilata dönüşmüş satışlardan yüzde on oranında ödeme yapılacağı yönünde bir hüküm ve yönde bir anlaşma olmadığını, sözleşmenin 5. maddede satış temsilcisine kotanın üzeri satışlarda takdir ödemesi yapılmasının şirketin karar ve insiyatifinde bulunduğunu takdire bağlı olarak öngörülen bu hükmün işveren açısından zorunluluk arz etmeyeceğini, ayrıca davacının kotayı aşmadığını, davacının yıllık ücretli izinlerini kullandığını, fazla mesaisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini, davacının haksız rekabet hükümlerine aykırı hareket ettiği, işyerinden ayrıldıktan hemen bir süre sonra bir başka rakip firmada çalıştığının tespit edildiği iddiası ile sözleşme gereği haksız rekabet cezai şart tazminatı ile davacının haksız feshine bağlı ihbar tazminatı alacağının da hüküm altına alınmasını istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının davasının ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacı-karşı davalının yaptığı satışlar üzerinden aldığını belirttiği ücretin ödenip ödenmediği hususu uyuşmazlık konusudur.
Davacı-karşı davalı, işyerinde satış grup müdürü olarak çalıştığını, sabit ücret yanında ayrıca tahsiline dönüşen satışlardan her ay yüzde on oranında ödeme yapıldığını, 2009 yılı Kasım ayından itibaren söz konusu satışlardan kaynaklanan miktarın eksik ödendiğini belirterek fark ücret talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı işveren ise, iddia edildiği şekilde ücret sistemi bulunmadığını, gerçekleşen satış üzerinden yüzde ödenmesinin takdire bağlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Alınan bilirkişi raporunda, dosyada bulunan satış temsilciliği sözleşmesi ve diğer delillerden davacının sabit ücret dışında bedeli tahsil edilen satışlardan belirli bir yüzde oranında ücretle çalıştığının anlaşıldığı belirtilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlık dönemi olan 2009 yılı Kasım ile 2010 yılı Ağustos ayları arasında davacının satış temsilciliği sözleşmesi gereği satışını ürünlerin satış bedellerinin muhasebeci bilirkişi tarafından yapılan tespite göre belirlenen miktardan davacının alacağı miktar hesaplanmıştır. Söz konusu rapora karşı davalı-karşı davalı tarafından yapılan itirazda, belirtilen satışların tamaminin davacı-karşı davalı tarafından yapılmadığı ileri sürülmüşse de mahkemece gerekli araştırma yapılmadan karar verilmiştir. Bu sebeple, davacının alacağı ücretin hesabına esas olan satışları davacının gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin açıklığa kavuşturulması ve davacının talep ettiği alacağın belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bir diğer uyuşmazlık konusu ise davalı-karşı davacı işveren tarafından rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şartın davacı-karşı davalıdan tahsiline ilişkindir. Davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalının imzaladığı rekabet etmeme taahhüdü ile işten ayrıldığı tarihten itibaren oniki ay içinde şirkete ait ve şirketin iştigal konularına giren mallar ile ilgili olarak satış yapmayacağını taahhüt etmesine rağmen aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalıştığını belirterek cezai şartın tahsilini istediği, davacı-karşı davalının ise cezai şartın geçerliliği bulunmadığı iddiası ile davanın reddini istediği anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacı tarafından talep edilen haksız rekabet alacağına ilişkin olarak davanın 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. maddesinden kaynaklanan rekabet yasağına bağlı uyuşmazlığa ilişkin olduğu bu sebeple davaya Ticaret mahkemesince bakılması gerektiği anlaşılmakla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/11-781 esas, 2012/109 karar sayılı 29.02.2012 tarihli kararı dikkate alınarak, mahkemece ticaret mahkemelerinin görevine giren davanın görev yönünden reddi yerine esasına girilerek hüküm kurulması da hatalı omuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.