Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14554 E. 2014/18033 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14554
KARAR NO : 2014/18033
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2011/970-2013/45

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 10.08.2011 tarihinde emeklilik sebebiyle feshedildiğini, maddi sıkıntıları sebebi ile yapılan ödemeyi kabul etmesine rağmen davacının müktesebi olarak kıdem tazminatının kırkbeş günlük ücrete göre hesaplanması gerektiğini, bu uygulamanın işyeri şartı haline geldiğini belirterek, kıdem tazminatı fark alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendi el yazısı ile hiçbir ihtirazi kayıt konmadan her türlü alacağını aldığına dair ibraname ve feragatname verdiğini, işyerinde kıdem tazminatının otuz günlük süre üzerinden yapıldığını, kırkbeş günlük kıdem tazminatı uygulamasının çok kısa sürdüğünü ve yaklaşık on yılı aşkın bir süre önce sona erdiğini, davacının, davalı işveren ile T.-Koop. İş Sendikası arasında yapılan 01.07.1995 tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağını, 30.01.1996 tarihinde sendika üyeliğinden istifa ettiğini, toplu iş sözleşmesinin de 30.06.1996 tarihinde son bulduğunu ve yenilenmediğini, ayrıca davalı şirket ortaklar kurulunun 27.07.2004 tarihli toplantısında işyerinde 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki hükümlerin uygulanmasına oybirliği ile karar verildiğini ve kararın tüm çalışanlara tebliğ edildiğini, çalışanların herhangi bir itirazının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin davalı işverenlikçe 10.08.2011 tarihinde emeklilik dolayısıyla feshedildiği, kıdem tazminatına hak kazandığı, kırkbeş günlük ücret tutarında kıdem tazminatı ödemesi yapılmasının işyeri uygulaması haline geldiği gerekçesiyle kıdem tazminatı çalışılan her yıl için kırkbeş gün üzerinden hesaplanarak fark kıdem tazminatı isteği hüküm altına alınmıştır.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, işyerinde daha önce yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmaya devam edilmesinin işyeri şartı haline gelip gelmediği, işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranıp davranmadığı ve bunun sonuçları noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı işyerinde son olarak şef yardımcısı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin 16.06.2011 tarihinde emeklilik süresinin dolduğu gerekçesi ile feshedildiği, davacıya otuz günlük ücreti üzerinden kıdem tazminatının ödendiği, davacının da alacağı kalmadığına ilişkin ibraname verdiği anlaşılmaktadır. Davacı işçi, işyerinde çalışırken üyesi olduğu T.-Koop İş Sendikasından toplu iş sözleşmesi sona ermeden 30.01.1996 tarihinde istifa etmiş olup, toplu iş sözleşmesinin sona erdiği 30.06.1996 tarihinde taraf işçi sendikasının üyesi olmadığı gibi, toplu iş sözleşmesinden de yararlanmamaktadır. Bu sebeple toplu iş sözleşmesinin davacı yönünden hizmet sözleşmesi olarak devam ettiğinin kabul edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda, işyerinde 01.07.1995–30.06.1996 tarihleri arasında yürürlükte kalan toplu iş sözleşmesinde ise kıdem tazminatının kırkbeş gün üzerinden hesaplanacağı kararlaştırılmış, bu tarihten sonra sözleşmenin feshi tarihine kadar yeni bir toplu iş sözleşmesi imzalanmamıştır.
Davacı işçinin toplu iş sözleşmesi sona ermeden önce 30.01.1996 tarihinde sendika üyeliğinden istifa etmiş olması sebebiyle daha sonra sona eren toplu iş sözleşmesi’nin art etkisinden yararlanması mümkün değildir. Diğer yandan davalı işveren tarafından 2004 yılında bir kısım işçilere kırkbeş günlük ücret üzerinden kıdem tazminatı ödenmişse de, 27.07.2004 tarihinde alınan kararla uygulamanın yanlışlığından söz edilerek bundan vazgeçildiği belirtilmiştir. Bu tarihten sonra davalı işverenin eşitlik ilkesine aykırı davranışının varlığı da iddia ve ispat edilememiştir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının kıdem tazminatı fark alacağına ilişkin talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.