Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14526 E. 2014/22476 K. 17.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14526
KARAR NO : 2014/22476
KARAR TARİHİ : 17.07.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2013
NUMARASI : 2010/925-2013/223

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 08.08.2002 tarihinde L.. Koz. Turz. İth. İhr. Ltd. Şirketinde işe başladığını, 01.07.2005 tarihinde yine aynı kişilere ait olan davalı şirkete geçirildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatiline ilişkin alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile L.. Limited Şirketi arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, şirket ortağı M.. K..’nun L.. Şirketindeki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, davacının bu şirketten ayrıldıktan sonra bağımsız olarak davalı şirketle sözleşme yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davacının bir kısım talep hakkında ibraname verdiği, diğer taleplerinin ise yerinde olmadığı gerekçesiyle yıllık izin ücreti alacağı haricindeki istemlerin reddine karar verilmiş, karar davacı ile davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının işyerinde yaptığı iş ve ücreti ile buna bağlı olarak davacının alması lazım gelen kıdem ve ihbar tazminatı miktarı taraflar arasında çekişmelidir.
Davacı vekili ön muhasebe elemanı ve sekreter olarak çalıştığını, son ücretinin aylık 1.578,00 TL olduğunu iddia etmiş, davalı ise davacın asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yalnızca sekreter olarak işgördüğü, aylığının asgari ücret düzeyinde olduğu belirtilerek Ankara Ticaret Odası’nın bildirdiği emsal ücret kabul edilmiş ise de, davacının iddia ettiği gibi ön muhasebe elemanı ve sekreter olarak çalıştığı şahit beyanları ile davalı vekilinin cevap dilekçesindeki açık kabulünden anlaşılmaktadır.
Bu sebeple, gerektiğinde konu hakkında bilgisi olan meslek odaları ve sendikalardan sorulmak kaydıyla davacının ön muhasebe elemanı olarak alabileceği ücret sorulmalı ve şahit beyanları da nazara alınarak davacının ücreti belirlenmelidir. Davacının ücreti tespit edildikten sonra, hakettiği kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanarak, dosyada bulunan 05.06.2010 tarihli ibranamede kıdem ve ihbar tazminatı olarak belirtilen miktarların hesaplanan tazminat tutarından düşülmesi gerekmektedir.
Miktar içermesi sebebiyle makbuz niteliğinde olan ibranamede yazılı tutar nispetinde tazminat borcunun sona ereceği nazara alınmadan, bu tazminatların tamamının ödendiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin talebin tamamen reddedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacı işçi fazla mesai ücreti isteğinde bulunmuş, mahkemece davalı şahitlerinin beyanlarına göre çalışma süresinin haftada kırkbeş saati aşmadığı gerekçesiyle isteğin reddine karar verilmiştir.
Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasına göre, imzalı ve ihtirazi kayıt içermeyen ücret bordrolarında bu tür tahakkukların yer alması durumunda sadece bordronun kapsadığı dönem için ayrıca fazla çalışma alacağına hak kazanılması sözkonusu olmaz. Ancak, bordro ibraz edilmemesi, yahut işçinin imzasını taşımayan ya da bu tür tahakkuk yer almayan bordroların bulunması ve bu dönemde fazla çalışma yapılması halinde, işçinin bu alacağa hak kazanılabileceği ve fazla çalışmanın her türlü delille ispatının mümkün olduğunun kabulü gerekir.
Birbiri ile örtüşen şahit beyanları, yapılan işin niteliği ve dosya kapsamına göre davacının haftada altı gün, 09:00-19:00 arası çalıştığı anlaşıldığından, günlük birer saat ara dinlenmesi düşüldükten sonra davacının haftalık dokuz saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile hesaplama yapılarak, tespit edilecek fazla mesai alacağı üzerinden uygun bir takdiri indirim yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir.
4-Yukarıda iki numaralı bentte açıklandığı üzere dosyada bulunan 05.06.2010 tarihli ibranamede kıdem ve ihbar tazminatı olarak bir miktar ödeme alındığı, bunun yanında; yıllık izin, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili izinlerinin kullanıldığı, ayrıca ücret alacaklarının ödendiği belirtilmiş, davacı tarafından belgedeki imza inkar edilmemiştir.
Belirtmek gerekir ki, ibranamenin miktar içermemesi geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. Davacının kendi isteği ile işçilik hakları tek tek sayılarak bu haklarını aldığına dair yazılı beyanı karşısında anılan belgeye değer verilmelidir. İbranamenin içeriği ile davalı işverenin savunması arasında çelişkili bir durumda bulunmamaktadır.
Böyle olunca, ibranamede miktar belirtilmeksizin ödendiği belirtilen alacaklar ile kullandırıldığı kabul edilen izinler bakımından işverenin ibra edildiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple, davacı işçinin yıllık izin ücretine ilişkin talebinin ibra sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (4) numaralı bentte açıklanan sebeplerle ise davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgililere iadesine, 17.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.