YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1423
KARAR NO : 2014/259
KARAR TARİHİ : 17.01.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/10/2012
NUMARASI : 2011/637-2012/683
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 11.08.2009-15.04.2010 tarihlerinde tesis sorumlusu olarak çalıştığını, aylık 1.200,00 TL ücretle çalışacağı konusunda davalı işverenle anlaştığını ve bu şekilde işe başlamış olmasına karşın; son 3 ay dışında kendisine aylık olarak 900,00 TL ödeme yapıldığını, sadece son 3 ay 1.000,00 TL ödendiğini iddia ederek bakiye maaş, fazla çalışma ücreti ile yol gideri alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının vasıfsız bir eleman olup şirkette asgari ücret ile çalıştığını, bunun aksine herhangi bir sözleşme olmadığını, asgari ücretin üzerinde ücretle çalışmasını gerektirir özel bir vasfı da olmadığını, bordrolarını imzaladığını ve Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin yatırıldığını, personelin yeterli çalışmayı beklenen verimi sağlayamadığını, bu nedenle iş akdine son verildiğini, şirketin herhangi bir şekilde yol gideri ödeme uygulaması bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin talep ettiği alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin ücretinin miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re’sen araştırılmalıdır.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun’un 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup, olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı 1.200,00 TL ücretle tesis sorumlusu olarak davalı işyerinde çalıştığını iddia ederken davalı ise davacının vasıfsız eleman olarak asgari ücretle çalıştığını savunmaktadır. Dosyada davacının ücretini belirleme noktasında ücret hesap pusulası ve bordro gibi yazılı belgeler bulunmamaktadır. Sadece hizmet cetvelinde davacının ücretinin asgari ücret düzeyinde bildirildiği görülmektedir. Diğer taraftan davacı tanığı davacı ile aynı yerde farklı şirkette çalıştığını, davacının ücretinin 1.200,00.TL olduğunu beyan etmektedir. Mahkemece emsal ücret araştırması ise yapılmamıştır. Mahkemece öncelikle davacının yaptığı iş netleştirilerek yukarıdaki esaslara göre davacının alabileceği ücret işçi ve işveren kuruluşları ile sendikalardan sorularak tüm dosya kapsamı bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının ücreti belirlenmelidir. Bunun yapılmayarak eksik araştırma ve inceleme ile davacının talepleri hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3- Davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, yapmışsa miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacı ayın on beş günü, günde 2-3 saat fazla çalışma yaptığını iddia etmektedir. Davacı tanığı ise davacının haftada altı gün çalıştığını, 18:30’ da bitmesi gereken işin 21:00-22:00’a kadar devam ettiğini ifade etmektedir. Davacı tanığı ile davacının beyanları birlikte dikkate alındığında davacının çalışma sisteminin haftanın altı günü 08:30-18:30 arası olduğunu, buna ek olarak ayın on beş günü davacı tanığının beyanlarında geçen saatlere kadar çalışmanın en fazla 2-3 saat daha devam ettiğinin kabulü dosya kapsamına uygun düşmektedir. Bu itibarla davacının çalışma sisteminin doğru tespit edilemeyerek yüksek fazla çalışma ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.