Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14191 E. 2014/27939 K. 15.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14191
KARAR NO : 2014/27939
KARAR TARİHİ : 15.10.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2010/715-2013/469

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili davacının, davalı şirkette çalıştığını, işverenin davacı ile birlikte birçok çalışanına gelecekte hak mahrumiyetine sebep olacak tüm işçilik haklarını ortadan kaldıracak nitelikte boş belgeler imzalatmak istediğini, bu belgeleri imzalamayanların işyerinde çalışmasına devam etmesine izin vermeyeceğini söyleyerek davacıyı diğer arkadaşları ile birlikte işten çıkarttığını belirterek müvekkilinin ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, işçinin işyerini kendi iradesi ile terk ettiğini, diğer taleplerinin de ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun’un 8. ve 37. maddelerinin işverene bu konuda bazı yükümlülükler de gözardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma şartları ve benzeri konularda kanuni güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma şartlarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da gözetilmesi gerekir.
İş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı durumlarda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalıdır.
Dosya içeriğine göre, dosyada davacının çalışmasına ilişkin bir kısım imzalı bordrolar sunulmuştur. Bu belgelerde yer alan ücret miktarı aylara göre değişkenlik arz etmektedir. Yargılama sırasında emsal ücret araştırmasına gidilmiş olup, İstanbul Ticaret Odası ve Tümtis Sendikası nezdinde araştırma yapılmıştır. Mahkemece sendikanın bildirdiği ücret seviyesinden gerçekleştirilen hesaplamalara göre isteklerin hüküm altına alınması dosya içeriği ile örtüşmemektedir. İstanbul Ticaret Odasının bildirdiği emsal ücret seviyesinin esas alınması delil durumuna daha uygun olup, işçilik alacaklarının bu miktar dikkate alınarak hesaplatılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu da, tazminatlara esas ücretin tespitinde ikramiyenin dikkate alınıp alınmayacağı hususundadır.
Hükme dayanak bilirkişi raporunda, davacının iddiasına göre ikramiye eklemesi yapılarak brüt giydirilmiş ücret hesaplanmıştır. Dosya içeriğinde, bordrolarda ikramiye yer almamakta olup, işyerinde ikramiye uygulaması bulunduğunu gösterir başkaca delil bulunmamaktadır. İkramiye aldığını davacı ispatlayamadığından, tazminatlara esas ücretin tespitinde ikramiye eklemesi yapılması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.