Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/14082 E. 2014/17129 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14082
KARAR NO : 2014/17129
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2013
NUMARASI : 2010/149-2013/156

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalıya ait at çiftliğinde at bakıcısı, seyis olarak çalıştığını, asıl görevi olan seyislik yanında anlaşmasında olmadığı halde sonradan 22 dönüm arazinin bakımını ve gece bekçiliğini de yaptığını, Nisan 2009’da emeklilik için müracaatını yaptıktan sonra da işine devam ettiğini, davalının 13.06.2009 tarihinde iş sözleşmesini hiçbir haklı sebep yokken feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/b. maddesi gereği elliden az işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde veya işletmelerinde 4857 sayılı Kanun’un uygulanamayacağının belirtildiğini, öncelikle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde 22 dönümlük arazi bakımı ve gece bekçiliği yapıldığı iddiasının asılsız olduğunu, davacıya ahırlarla bitişik aynı yapı içerisinde bulunan ev tahsis edildiğini, yakacak ve temel gıda maddelerinin müvekkili tarafından tedarik edildiğini, günlük mesaini kendisinin belirlediğini, davacının 2009 yılı Nisan ayında emekliliğe hak kazandığını, emeklilik sonrasında kendisiyle çalışmaya devam edilmeyeceğinin belirtildiğini, zira davacının emekliliğe hak kazanmasından sonra işlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince İş Kanununa tabi olmadığı, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilerek ihbar tazminatı ve ücret alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve iş mahkemesinin görevi kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile “iş mahkemesi sıfatıyla ” baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin 4857 sayılı Kanun kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, mahkemenin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının “b” bendi uyarınca, 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışan işçi ise bu işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir.
Ancak tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde elli dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu toplu iş sözleşmesi bağıtlanmış ise üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.
Buna göre;
1.Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde,
2.Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde,
3.Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde
4.Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde, çalışanların İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Sonuç olarak tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir. Diğer taraftan, işçi tarım işinde çalışırken bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir (bekçilik, şoförlük vb). Bu durumda yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 23.05.1960 tarihli ve 11-10, 10.05.1974 tarihli ve 3-44 sayılı kararları uyarınca özellikle iş hukukunda istisnai hükmün genişletilerek değil, dar yorumlanması gerekir. İşçiler yararına konulan hükümlerin işçiler yararına yorumlanması asıldır.
Somut olayda davacı, davalıya ait at çiftliğinde at bakıcısı, seyis olarak çalıştığını, asıl görevi olan seyislik yanında anlaşmasında olmadığı halde sonradan 22 dönüm arazinin bakımını ve gece bekçiliğini de yaptığı iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemiyle dava açmıştır. Davacının işyerinde yaptığı işin ne olduğu, işyerinin 4857 sayılı Kanun’un 4/b. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı, dolayısı ile iş mahkemesinin görevli olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu yön üzerinde durularak yukarıda açıklanan ilkelere göre araştırma yapılarak davacının işyerinde yaptığı iş tam olarak belirlenmeli, yapılan işe ve işyerinin niteliklerine göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığı kesin olarak açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.