Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13678 E. 2014/15289 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13678
KARAR NO : 2014/15289
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2013/245-2013/16

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, davacının ayda iki kez yapılan ve beşer gün süren kamp dönemlerinde onsekiz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla mesai ücretinin hesaplandığı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, öncelikle, davalı kurumdan kamp dönemine ilişkin kayıtlar getirtilerek, davacının somut olarak hangi tarihler arasında kampta görevli olduğu belirlenmelidir. Ayrıca, davacının kamp döneminde günde oniki saat çalıştığı kabul edilmiş ise de, hangi saatler arasında çalıştığı belirlenmeksizin sonuca gidilmesi de isabetsiz olmuştur. Bu cümleden olarak, yine davalı kurumdan var ise, kamp programı getirtilmeli, bu konuda tanıklar yeniden dinlenilmeli ve bu suretle toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de, davacının, bir ayda beşer gün süren iki kamp döneminde aralıksız çalışması durumunda dahi, kamp tarihlerinin belirli olmamasına göre, iki kamp süresini birleştirerek on günlük dönem üzerinden ve günde oniki saat çalışma esasına göre fazla mesai hesabı da hatalıdır.
3-4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Kanun’un 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
Somut olayda, davacının, kamp dönemlerinde bir hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek belirlenen hafta tatili alacağı hüküm altına alınmış ise de, yapılan araştırma bu yönü ile de eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Tanık beyanları ve dosya kapsamından, davacının kamp dışı dönemlerde cumartesi ve pazar günleri çalışmadığı anlaşılmıştır. Davacının, bir ayda beşer gün süren iki kamp döneminde aralıksız çalışması durumunda dahi, kamp tarihlerinin belirli olmamasına göre, iki kamp süresini birleştirerek on günlük dönem süresinde bir hafta tatilinde çalıştığının kabulü isabetsizdir. Yapılacak iş, yukarıda belirtilen şekilde kamp tarihlerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesinden ibaret iken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.