Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13637 E. 2014/15286 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13637
KARAR NO : 2014/15286
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2012/252-2013/163

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini
İleri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla mesai ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine
karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre
davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İddia ve savunma hakkı, Anayasa’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza da yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında, davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra, maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Somut olayda, davalı vekili kanuni süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde delillerini mahkemeye bildirmiş, delil listesinde dört tane de şahit ismi belirtmiştir. Mahkemece istinabe suretiyle iki davalı şahiti dinlenilmiş, ancak diğer davalı şahitleri dinlenilmeyerek hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılmıştır. Yapılacak iş, diğer iki davalı şahiti de dinlenildikten ve davacının eylemi bu suretle tam olarak açıklığa kavuşturulduktan sonra oluşacak sonuca göre karar vermekten ibaret iken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanmaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Somut olayda, gerek davacı şahitleri gerekse davalı tanıkları fazla mesailerin ödendiğini beyan etmişlerdir. Şu halde, davacıya, fazla mesai alacaklarının ödendiği anlaşıldığından, fazla mesai talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.