Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13595 E. 2014/15844 K. 04.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13595
KARAR NO : 2014/15844
KARAR TARİHİ : 04.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2012/726-2013/126

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, iş sözleşmesinin işverence işyerinin kapanması üzerine işçinin teklif edilen başka işyerinde çalışmayı kabul etmemesi nedeniyle feshedildiğini, işçinin açtığı işe iade davasının kabulüne karar verildiğini, işçiye mağazanın kapanması ile başka mağazada iş teklifi yapıldığını ancak işçinin bunu reddettiğini, bu sebeple işçiye ödenen 4 aya kadar olan ücret alacağı ile kıdem tazminat farkı ve 4 aylık yemek ücreti olmak üzere toplam 5.623,36 TL ‘nin faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; mağaza müdür yardımcısı olarak çalışan davalının iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedilmesi üzerine açılan işe iade davasının kabul edilerek kesinleşmesinden sonra,süresinde işe başlama talebinde bulunduğunu, işverence davacı işe davet edilmiş ise de, işe davet yazısında, davalının ne zaman işe alınacağı, hangi pozisyonda çalışacağı, maaşı ve diğer haklarının detaylı olarak belirtilmediğini, uzatma ve oyalama taktiği uygulandığını,işe davetin samimi olmadığını, davalının işe başlamak için işverene başvurmuş olmasının boşta geçen süre ücretine hak kazanması için yeterli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının kesinleşen işe iade davası sonrasında 10 günlük süre içerisinde davacı işyerine işe başlama yönünde 09.11.2012 tarihinde başvurduğu, davacı işverence 22.11.2012 tarihinde işe başlatma yönünde davalı işçiye ihtarname çekildiği, ancak çalışma koşulları bildirilmediğinden bu kez 27.11.2012 tarihinde 2. bir ihtarname gönderilerek çalışma koşullarınında da açıklandığı, ancak aynı ihtarname ile davalıya boşta geçen 4 ay kadar ücret ve diğer haklarının banka hesabına gönderildiğinin bildirildiği, davalı işçinin bu kez 30.11.2012 tarihinde çalışma koşullarında esaslı değişiklikler olduğunu ve işe davetin samimi olmadığını bildirdiği, bu ihtarname üzerine davacı tarafından yeniden 07.12.2012 tarihinde ” işe başlamak istediğiniz takdirde 13.12.2012 tarihinde işe başlayabileceği ” çekilen ihtarname ile belirtildiği, bu şekilde 22.11.2012 tarihinde işe davet
anlamına davalıya gönderilen ihtarname de çalışma koşulları açıklanmadığından, 27.11.2012 tarihinde gönderilen ihtarnamede ise çalışma koşulları ile birlikte 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti ve diğer hakların ödendiği bildirildiği ayrıca davacı işverence yeniden ihtaratnameler çekilerek işe başlatma yönünde çelişkiler yaratıldığı,bu sebeple davacı işverenin işe başlatma yönünde samimi olmadığı, ayrıca davalının işe başlatma yönünde 09.11.2012 tarihinde işverene başvurduğu dikkate alındığında, kanunun emredici hükmüne göre işverenin 1 ay içerisinde işçiyi işe başlatması gerektiği 07.12.2012 tarihli ihtarnamede işe 1 aylık süre geçtikten sonra 13.12.2012 tarihinde işe başlayabileceği bildirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, yasal süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak boşta geçen süreye ait ücret ve kıdem tazminatı farkı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Yasanın 56 ncı maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut olayda,davacı işverenin işe daveti usulüne uygun olmakla,davalı işçinin işe başlamamakta haklı olup olmadığının tesbiti için, işverence yapılan işe başlama teklifinin İş Kanununun 22. maddesince işin nitelikli değişikliği kapsamında olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.