Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13406 E. 2014/17781 K. 17.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13406
KARAR NO : 2014/17781
KARAR TARİHİ : 17.06.2014

MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2010/934-2013/158

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, davalı şirket tarafından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti alacakları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işverenin iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin, işçinin işyerine devamsızlıkta bulunması sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II-(g) bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermemektedir. Devamsızlığın haklı bir sebebe dayanması halinde işverenin derhal ve haklı sebeple fesih imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili, davacının 30.04.2009 tarihinde işyerine gittiğinde şirket yetkililerinin başka bir şoför bulduklarını, anahtarı teslim etmesini ve kendisinin daha sonra
çağırılacağını söylediğini, davacının şirketin sözüne güvenerek iki ay boyunca başka bir işe girmeyerek çağırılmayı beklediğini, ancak daha sonra davacıya 16.06.2009 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile izinsiz ve mazeretsiz olarak işyerine gelmediği gerekçesiyle iş sözleşmesine 09.06.2009 tarihi itibariyle son verildiğinin bildirildiğini iddia etmiştir. Davalı taraf da, davacının işe gelmediğini savunmuş ve davacının 04.06.2009, 05.06.2009, 06.06.2009, 08.06.2009 tarihlerinde işe gelmediğine ilişkin devamsızlık tutanakları düzenlenmiştir. Davacı tanıkları, davacının iddiası yönünde beyanda bulunmuşlar, davalı taraf devamsızlık tutanaklarını düzenleyen kişileri tanık olarak dinletmemiş ve dolayısıyla tutanak içeriklerinin doğru olduğunu ispatlayamamıştır. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmamaktadır. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.
2-Öte yandan, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Mahkemece, Karayolları Trafik Kanunu’na atıf yapılarak davacının sekiz saatten fazla çalışmasının yasak olduğu gerekçesiyle fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tanker şoförü olarak çalıştırılmaktadır. Davacının kullandığı tankerin akaryakıt dolum tesisine giriş ve çıkış kayıtları ile ayrıca takometre kayıtları getirtilip, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının çalışma gün ve saatleri tam olarak belirlenmeli, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı açıkça saptanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde de açıklandığı üzere, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, ihbar tazminatı talebi hakkında hüküm fıkrasında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.