Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13327 E. 2014/15703 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13327
KARAR NO : 2014/15703
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/697-2013/147

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 01.01.2001 tarihinden işten çıkarıldığı 03.08.2011 tarihine kadar güvenlik ve ulaştırma görevlisi olarak en son brüt asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin işyerindeki çalışma saatlerinin gündüz vardiyası 08.00 – 19.00, gece vardiyasının 19.00 – 08.00 saatleri arasında olduğunu, davacının fazla çalışmasının yıllık 1000 saati aştığını, yaptığı fazla mesailere karşın fazla mesai ödemesi yapılmayan müvekkilinin durumu Bölge Çalışma Müdürlüğüne bildirdiğini, işveren vekilleri tarafından ciddi bir baskıya maruz bırakılarak kıdem ve ihbar tazminatı almasının önüne geçmek ve diğer çalışanlara gözdağı vermek maksadı ile 03.08.2011 tarihinde işten çıkarıldığını, müvekkilinin iş akdinin sona erdiğinin bildirildiği tebliğde kıdem ve ihbar tazminatlarının ödeneceği beyan edilmiş ise de bugüne kadar ödenmediğini beyan ve iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakların tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 01.09.2001 tarihinde işe başladığını, davacının iş sözleşmesinin 03.08.2011 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. ve 18. maddeleri uyarınca alacakları ödenmek sureti ile feshedildiğini, davacının borçları sebebi ile müvekkili işverenden olan alacaklarına haciz konulduğunda davacı adına tahakkuk eden ödemelerin ilgili icra dosyalarına yapıldığını, dekontlarla sabit olduğu üzere davacının müvekkili şirkette hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının iddia ettiği üzere tahakkuk edip de ödenmemiş herhangi bir fazla mesai, ulusal ve dini bayram ile genel tatil alacağının bulunmadığını, davacının istemleri arasında yer alan fazla mesai, dini ve milli bayramlar ile genel tatil ücreti alacaklarının beş yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, bu sebeple sözkonusu taleplere ilişkin zaman aşımı itirazında bulunduklarını beyan ile açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanun’un 225. maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz.
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının, davalı nezdinde 01.09.2001-03.08.2011 tarihleri arası güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve genel tatil ücret alacaklarının ödemediğinden bahisle ücret alacaklarını talep ettiği, davalı şirket vekilinin vekâletnamesindeki yetkiye ve davaya cevap dilekçesinde gösterdiği yemin deliline dayanarak davacıya, fazla mesai ücret alacağına dair yöntemince yemin teklif ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yemine ilişkin usuli işlemler yerine getirilmeden hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi