Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13225 E. 2014/17300 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13225
KARAR NO : 2014/17300
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2013
NUMARASI : 2012/601-2013/415

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 01.08.2004-18.10.2011 tarihleri arasında davalı üniversiteye ait işyerinde diğer davalı Marmara Temizlik şirketi bünyesinde temizlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin eski bir suç sebebiyle infazı gereken üç aylık hapis cezasından kaynaklanan işe devamsızlığı gerekçe gösterilerek işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Üniversite vekili, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV. maddesi uyarınca yapılan devamsızlık sebebiyle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı şirket vekili ise müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığı ve davacının haber vermeksizin işe gelmediği gerekçesiyle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin tutukluluk halinden kaynaklanan zorlayıcı sebeple işveren tarafından feshedildiği, davalı üniversite vekilinin beyanı ile dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
4857 sayılı Kanun’da işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent eklenmek suretiyle işçinin göz altına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu, 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan Kanun’un 17/III. maddesi kapsamında zorlayıcı sebep sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanun’un 25/IV. maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim sürelerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
4857 sayılı Kanun’un 25/IV. bendine uyan fesihlerin geçerli nedene dayandığı açıktır. Şu halde göre geçerli fesih imkanı bildirim süresinin aşılması halinde ortaya çıkar.
İşçinin göz altına kaldığı veya tutuklu olduğu sürenin ihbar süresini aşması halinde 4857 sayılı Kanun’un 25/IV. maddesi uyarınca fesheden işverenin bildirim şartına uyma, ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamakla birlikte, kıdem tazminatı ödemesi gerekir.
Somut olayda, davacının 01.06.2006-09.01.2012 tarihleri arasında davalı üniversiteye ait işyerinde çalıştığı, 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre sekiz haftalık ihbar süresi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, işle ilgisi olmayan ve işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı 18.10.2011 tarihinde cezaevine girmiş, 08.02.2012 tarihinde şartla tahliye olmuştur. Davacının cezaevinde hükümlülük sebebiyle kaldığı sürenin sekiz haftalık ihbar süresini aştığı anlaşıldığından, iş sözleşmesi davalı işverence zorlayıcı sebeplerle ve geçerli sebeple feshedilmesi sebebiyle mahkemece, davacının kıdem tazminatı isteminin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.