Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13159 E. 2014/22457 K. 16.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13159
KARAR NO : 2014/22457
KARAR TARİHİ : 16.07.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2013
NUMARASI : 2011/315-2013/141

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, aldığı işgöremezlik raporunun bitiminde işyerine giden müvekkilinin davalı işverence yerine bir başkasının alındığı gerekçesiyle geçersiz nedenle işten çıkarıldığını belirterek, kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin, aylık bakiye ücret, bayram ve genel tatil ile ikramiyeye ilişkin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının gerekmediği halde tıbbi rapor alması ve işini savsaklaması nedeniyle sözleşmenin geçerli sebeple feshedildiğini, davacının tüm işçilik alacaklarının ödendiğini, ayrıca işyerinde ikramiye uygulaması bulunmadığını ve davacıya tüm yasal izinlerinin kullandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının ameliyat olmasının haklı fesih sebebi olmaması nedeniyle iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin işveren tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre davacı, işyerinde dini bayramlarda birer kez 1 aylık maaş tutarında ikramiye ödendiğini, 2009 ve 2010 yıllarına ait ikramiyelerin ödenmediği iddiası ile ikramiye alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı işveren işyerinde ikramiye uygulamasının olmadığını savunmuştur. Taraflar arasında, işverene ikramiye borcu yükleyen toplu iş sözleşmesi ve yazılı iş sözleşmesi bulunmamaktadır.
Mahkemece dosya kapsamına göre işyerinde ikramiye uygulaması olduğu sonucuna varılarak ikramiye alacağına hükmolunmuş ise de, davacı tanığı Yılmaz Kayakurt işyerinde sekiz yıldır ikramiye ödenmediğini söylemiş, 1996 yılından beri işyerinde çalıştığı anlaşılan diğer davacı tanığı Aydın Özen ise işyerinde hiçbir zaman ikramiye uygulamasının olmadığını, yalnızca iki kez ikramiye verildiğini duyduğunu bildirmiş olup, davalı tanıkları da ikramiye iddiasını doğrulamamışlardır. Taraf tanıklarının sözü edilen anlatımları birlikte değerlendirildiğinde işyerinde ikramiye verilmediği ve iş koşulu haline gelmiş işyeri uygulamasının olmadığı gibi bu yönde sözleşme şartı da bulunmadığı, dolayısıyla ikramiye alacağının kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacının ikramiye talebinin reddi yerine kabul edilmesi hatalıdır.
3-4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde işçinin, tatil gününden önce aynı yasanın 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde 24 saat dinlenme hakkının bulunduğu açıklanmıştır. İşçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin 2. fıkrasında ifade edilmiştir.
Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez.
Ayrıca, hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3. maddesine göre hafta tatili Pazar günüdür kural bu şekilde olmakla birlikte, işçiye Pazar günü dışında hafta tatili izni kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
Somut olayda hafta tatillerinde çalışma olduğuna dair davacı tarafından sunulan bir yazılı delil olmadığı gibi tanık beyanları nazara alındığında hafta sonları çalışıldığı iddiasının yeterli ve inandırıcı delille kanıtlanamadığı anlaşıldığından, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen hüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir.
4-4857 sayılı İş Kanununun 47. maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının genel tatillerin tamamında, dini bayramların ise ilk günü hariç tamamında çalışıldığı kabul edilerek hesaplama yoluna gidilmiş ise de, işyerinde dini bayramlarda çalışma yapılmadığı davacı tanığı A.. Ö.. ile davalı tanıklarının beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu nedenle dini bayramların dışlanarak ulusal bayram ve genel tatil alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.