Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/13149 E. 2014/22474 K. 17.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13149
KARAR NO : 2014/22474
KARAR TARİHİ : 17.07.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2011/458-2013/163

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili Uluslar arası tır şoförü olan müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini, sefer primi ile asgari ücret toplamına göre ücret aldığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının Tırtaş Limited Şirketindeki çalışmasından dolayı sorumluluklarının bulunmadığın, davacının sefer dönüşü işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini ve davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak işverence yapılan feshin haklı sebebe dayandığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı isteminin reddine, diğer taleplerin ise kısmen hüküm altına alınmasına karar verilmiş, karar davacı ile davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece devamsızlık olgusu kabul edilerek iş akdinin işverence haklı sebeple feshedildiği kabul edilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacı vekili, müvekkilinin işten çıkarıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise sözleşmeye işçinin devamsızlığı nedeniyle son verildiğini savunmuştur. Dosya kapsamında bulunan devamsızlık tutanaklarında davacının 28-29-30 Ekim ve 01 Kasım 2007 tarihlerinde işe gelmediği bildirilmiş olup, davacının işten ayrıldığını, yahut işyerine alınmadığına ilişkin görgüye dayalı tanık beyanı bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafça dosyaya ibraz edilen ve davalı işveren tarafından düzenlendiği anlaşılan 01.11.2007 tarihli tediye makbuzu ile davacıya 30,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Miktar itibariyle iş gereği yapıldığı anlaşılan ödemeye ilişkin makbuz nazara alındığında, üç gündür işe gelmeyen davacıya bu nitelikte bir ödeme yapılması mümkün değildir.
Diğer taraftan, davacıya 01.12.2007 tarihi itibariyle emekli aylığının bağlandığı düşünülürse, hakkında daha önce devamsızlık iddiası bulunmayan davacının en çok paraya ihtiyaç duyacağı dönemde, üstelik emekliliğine bir ay kala sebepsiz yere kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağını bilerek devamsızlık yaptığının kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, sözleşmenin işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğinin kabulü ile davacının kıdem ve ihbar tazminatına yönelik talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucunda bu taleplerinin reddi yerinde değildir.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, ıslahla artırılan alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin davalar iş sözleşmesinin feshinden itibaren 10 yıllık, yıllık izin alacağı iş sözleşmesinin feshinden itibaren 5 yıllık, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları hakkın doğumundan itibaren 5 yıllık zamanaşımı tabidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu döneminde ise kıdem – ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı 10 yıllık, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları ise yine 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının iş sözleşmesinin 02.11.2007 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili 22.01.2013 harç tarihli tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda tazminat ve alacakları ıslah etmiş, davalı vekili de ıslaha karşı kanuni süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Buna göre, yıllık izin ücretinin ıslah ile artırılan kısmının zamanaşımına uğradığı gözetilmeden, mahkemece ıslahla artırılan yıllık izin ücreti alacağının tamamının hüküm altına alınmasını hatalıdır.
4-Uluslararası tır şoförü olarak çalışmakta olan davacının garanti asgari ücret ve sefer başına prim usulü ile çalıştığı hususunda dosya kapsamından anlaşılmakla birlikte, ayda kaç sefer yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dinlenen tanıklar ayda yapılan sefer sayısı konusunda farklı açılamalarda bulunmuşlardır. Bu nedenle tanık beyanlarından hareketle sonuca varılması mümkün değildir. Bu durumda yurtdışı giriş ve çıkışları gösterir emniyet müdürlüğü kayıtları, dosya kapsamındaki tanık beyanları ile yapılan işin niteliği gözetildiğinde, davacının ayda iki kez yurtdışı sefer yaptığının kabulü dosya kapsamına daha uygun düşecektir. Tespit edilen bu durum karşısında davacının aylık ücretinin belirlenmesi ve diğer alacak kalemlerinin hesabına esas alınması gerekmektedir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin. (3) ve (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ise davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının isteği halinde ilgililere iadesine 17.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.