Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/12879 E. 2014/18276 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12879
KARAR NO : 2014/18276
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2011/837-2012/1166

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilini İzmit Belediyesinde bahçıvan olarak çalışmakta iken 5747 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinde yer alan hüküm gereği Valilik Makamının 28.09.2010 tarihli oluru ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Personel Daire Başkanlığının 14.10.2010 tarihli yazısı ile Kocaeli Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne atandığını, ancak bahçıvan olmasına rağmen pozisyonunun düz işçi olarak belirlendiğini söyleyerek, değişikliğin geçersiz sayılarak iptali ile pozisyonun bahçıvan olarak tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın idari dava niteliğinde olduğunu, yapılan işlemlerin kanuni düzenlemeler çerçevesinde gerçekleştiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının İzmit Belediyesinden Kocaeli Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne atanırken bahçıvan kadrosuyla atanması gerektiğinin tespitine, uygulanan pozisyon değişikliği kararının iptaline verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı işçi, İzmit Belediyesinde bahçıvan kadrosunda görev yapmakta iken, Kocaeli Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne naklen atamasının yapılmasına karar verilmiştir.
Gerek dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesini düzenleyen hükümlerinde, gerekse de 4857 sayılı İş Kanunu’nda, işverenin yönetim hakkı kapsamında işçinin işyerini veya işini değiştirmesi durumunda, bu işlemin iptali için öngörülmüş bir dava türü bulunmamaktadır. Bu konuda tek hüküm, sendika işyeri temsilcileri ile ilgili olup, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 30/3. maddesinde ve halen yürürlükteki 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 24/4. maddesinde düzenlenmiştir. Her iki Kanun maddesinde de aynı şekilde düzenlendiği üzere, işveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır.
4857 sayılı Kanun’da konuyla ilgili düzenleme ise, Kanun’un 22. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre “işveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21. madde hükümlerine göre dava açabilir”. Bu düzenlemede uyarınca, işçinin esaslı değişiklik niteliğinde olan nakil işlemini kabul etmeme imkanı bulunmakta, bu işlemin iptali için ise dava yolu bulunmamaktadır. Yargı yoluna başvurma ancak, değişikliğin kabul edilmemesi üzerine işveren tarafından gerçekleştirilecek fesih sebebi ile mümkündür.
4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için de, öncelikle iş sözleşmesinin işverence feshedilmiş olması gerekir.
Somut olayda, davacı işçinin iş sözleşmesinin feshedilmediği, kadrosunun değiştirilmesi suretiyle başka bir yerde bulunan işyerine nakledilmesine ilişkin işlemin iptali ile pozisyonunun tespiti istendiği anlaşılmaktadır. Yukarıda ayrıntısıyla açıklandığı üzere, İş Hukuku mevzuatımızda atama emrinin iptali ve atama yoluyla belirlenen pozisyonun tespitine yönelik bir düzenleme bulunmadığından, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.