Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/11514 E. 2014/12664 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11514
KARAR NO : 2014/12664
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2011/318-2013/173

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin, genel tatil, hafta tatili ve yemek molasından dolayı fazla çalışma alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun 25/II-ı maddaesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti yönünden davanın kabulüne, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yemek molasından dolayı fazla çalışma alacakları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle haklı nedenle feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II/-ı bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hususu düzenlenmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir.
Bu noktada zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin 30 günlük ücretinin brüt ya da net ücret olduğu noktasında 4857 sayılı İş Kanununda herhangi bir açıklık olmasa da, bu durumda işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. 30 gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin 30 katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan 30 günlük ücret içerisinde değerlendirilmemelidir. Ancak ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış primi olarak belirlendiği hallerde gerçek ücreti bu ödemeler toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur.
Zararın 30 günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar ve işçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş oluşunun da feshe hakkını olumsuz etkileyen bir yönü bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi 15.11.2010 tarihinde kusurlu davranışı sonucunda meydana gelen kaza sonucu oluşan zarar sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-ı bendi uyarınca feshedilmiştir.
Mahkemece, davalı işveren tarafından yapılan feshin İş Kanunu’nun 25/II-ı bendi uyarınca haklı sebebe dayandığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Öncelikle, davacının eyleminin feshi gerektirecek haklı sebep teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için kusur oranı ve oluşan zarar miktarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekir. Yapılacak iş, uzman bilirkişiden rapor alınarak, davacının kusurlu olup olmadığı ve oluşan zarar ile varsa kusura isabet eden zarar miktarı belirlenmesi, tespit edilecek zarar miktarının davacının 30 günlük ücreti ile karşılaştırılarak feshin haklı sebebe dayanıp dayanamadığının tespitinden ibaret iken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Hafta tatili ücretinin hesabı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi de, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının işe giriş çıkış saatlerini gösteren kartlar dosya kapsamına sunulmuştur. Mahkemece, tanık beyanlarına göre bilirkişi tarafından hesaplanan hafta tatili alacağı hüküm altına alınmış ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli değildir. Yapılacak iş, bilirkişi tarafından söz konusu kartların incelenerek, denetime elverişli şekilde davacının çalıştığı gün ve saatlerin tespiti ile hafta tatili alacağının belirlenmesinden ibaret iken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.