Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/11374 E. 2014/12647 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11374
KARAR NO : 2014/12647
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2012/184-2012/276

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. Tanır Yılmaz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde Nisan 1999 ilâ 24.05.2002 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını ancak sigorta primlerinin eksik yatırıldığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız şekilde sona erdirildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde belirtilen on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının, davalıya ait işyerinde çalıştığı tarihler olan Nisan 1999 ilâ 24.05.2002 tarihleri göz önüne alınarak, on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.” Buna göre, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin davalar 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasına göre ise “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden
uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle,
hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.”
Mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi, mahkemenin kabulüne göre de, karar, dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Mahkemece, fesih tarihi olarak 24.05.2002 tarihi kabul edilmiştir. Gerekçeli karar başlığında, dava tarihi olarak 23.05.2012 tarihi belirtilmiş ise de, davanın muhabere yolu ile 14.05.2012 tarihinde açıldığı ve aynı tarihte de dava harcının yatırıldığı gözetildiğinde, fesih tarihi olarak kabul edilen 24.05.2002 tarihine göre de zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, öncelikle iş sözleşmesinin fesih tarihinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ile işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.