Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/10978 E. 2014/12832 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10978
KARAR NO : 2014/12832
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2013
NUMARASI : 2010/809-2013/98

Hüküm süresi içinde davacı ve davalı A.. B.. avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı idarenin konukevinde dava şirket nezdinde 02.01.2006-08.05.2008 tarihleri arasında davacı ücretlerinin ödenmemesi ve yıllık izinlerinin kullandırılmaması nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı idare vekili, davacının taleplerinden yüklenicilerin sorumlu olduğunu, davacının işini aksattığı için değiştirilmesinin istendiğini ve değiştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının bekçi olarak çalıştığını ve kendilerinde çalıştığı sürenin kısa olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesini feshetmekte haklı olmadığı, yıllık izin ücreti dışında diğer taleplerine ilişkin alacakları da olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı Altındağ Belediyesi vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
I-Davalı temyizi yönünden;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar karar tarihi itibari ile 1.820,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427, 432. maddeleri uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
II-Davacı temyizi yönünden;
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının hizmet süresi (kıdemi) taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Dosya kapsamından davacının iddia ettiği dönemlerde çalıştığı işverenlerin alt işveren olup olmadığı ile buna bağlı olarak alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Bilindiği üzere alt işverenler arasında işyeri devri varsa önce hizmet süresinin birleştirilerek son alt işveren ile asıl işverenden işçilik alacakları talep edilebilir. Bu itibarla öncelikle kamu düzenine ilişkin olduğu kabul edilen davacının hizmet süresi (kıdemi) bakımından gerekli araştırmanın yapılması ve alt işverenler arasında işyeri devri ya da davacının daha önceki çalışmasının bağlanabilmesini sağlayacak diğer hususların bulunup bulunmadığının netleştirilmesi, bundan sonra davacının taleplerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
3- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın ispatı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; bilirkişi, davacının haftada üç gün 17:00-08:00 arası çalıştığını ve günlük gece çalışma sınırı olan yedi buçuk saati aşan dört buçuk saat fazla çalıştığını, bu şekilde haftada onüç buçuk saat fazla çalışma yaptığını tespit etmiştir. Ancak yine bilirkişice ertesi gün izinli olunmasını serbest zaman olarak değerlendirildiğinden davacının fazla çalışma ücreti alacağı olmadığını ifade etmiştir. Bilirkişice gece çalışması sınırı nedeniyle davacının haftada onüç buçuk saat fazla çalışma yaptığı tespiti dosya kapsamına uygun ve yerindedir. Ancak fazla çalışma karşılığı esas olarak zamlı ücrettir. İşçiye zamlı ücret yerine serbest zaman tercih etme imkanı tanımıştır. Davacının bu yönde bir talebi olduğuna dair dosya kapsamında bilgi ya da belge olmadığından davacı fazla çalışma ücretine hak kazanır. Bu yön dikkate alınmaksızın davacının fazla çalışma ücreti talebinin reddi isabetsizdir.
4-Son olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e. maddesinde, işveren tarafından işçinin ücretinin kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesi işçi açısından haklı neden sayılmıştır. Buradaki ücret kavramına fazla çalışma ücretleri de dahildir. Bu itibarla bir önceki bozma nedenine göre davacının ödenmemiş fazla çalışma ücreti ya da ücretlerinin tespiti halinde davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabulü gerekmektedir. Eksik inceleme ile davacının yaptığı feshin haklı nedene dayanmadığının kabulü hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı temyizi yönünden temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.