Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/10863 E. 2014/12938 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10863
KARAR NO : 2014/12938
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2008/460-2013/134

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, herhangi bir gerekçe ve haklı neden gösterilmeden iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, bu sebeple kıdem tazminatı, ve ihbar tazminatı alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacı ile aralarında hasılat kirasına dair bir ilişki olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında sözleşmenin hangi tarafça feshedildiği ve işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
1-Dosya içerisinde yer alan bila tarihli, tutanak başlıklı, davacının imzasını içeren belgeye ” Çalışmış olduğum A.. E..’a ait ……. mahali ticari tarihinden kendi isteğimle ayrıldığım ve hiç bir hak talep etmediğimi tüm alacaklarını işverenden aldığımı beyan ederim” ifadesi yer almaktadır. Mahkemece bu belge üzerinde durularak belgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve belgenin geçerliliği tesbit edilerek sözleşmenin davacı tarafından mı yoksa davalı işveren tarafından mı fesih edilği saptanmalıdır.
2-Sözleşmenin işveren tarafından haksız olarak fesih edildiğinin tesbiti halinde ise işçiye ödenen aylık ücretin tereddüte yer bırakmayacak şekilde tesbiti gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, bilirkişi, davacının son aylık ücretinin asgari ücret olduğunu esas alarak hesaplama yapmış, mahkemece bu hesaplamalar doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, yukarıda açıklanan şekilde emsal ücret araştırması yapılarak, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.