Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/10708 E. 2014/11741 K. 07.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10708
KARAR NO : 2014/11741
KARAR TARİHİ : 07.05.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2011/1188-2013/85

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 27.02.2007-06.01.2011 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile diyaliz hemşiresi olarak çalıştığını, son maaşının net 1.800,00 TL olduğunu, iş sözleşmesini bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshedildiğini, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının daha yüksek maaşla iş bulmuş olması sebebi ile işten ayrıldığını, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, fazla çalışma yapmadığını, en son maaşının net 698,99 TL olduğunu, genel tatil günlerinde personelin dönüşümlü olarak çalıştığını, tüm yıllık izinlerini kullandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 27.02.2007-06.01.2011 tarihleri arasında üç yıl on ay dokuz gün çalıştığı, iş sözleşmesini bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshettiği, kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı, yıllık izin ücreti alacağı olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretinin hesaplanmasında esas alınan ücret miktarının doğru olup olmadığı ve zamanaşımı sebebiyle reddedilen alacak miktarları için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, mahkemece, tanıklarının beyanlarına ve taleple bağlılık ilkesine göre, davacının haftanın beş günü, günde on saat çalıştığı, haftada bir defa nöbete kalıp günde ondört saat çalıştığı, günde onbir saatten az çalışılan işyerlerinde en az bir saat, onbir saatten fazla çalışılan işyerlerinde en az birbuçuk saat ara dinlenmesi düşülerek, haftanın beş günü (10-1 saat=) 9 saat, haftanın 1 günü (14-1,5 saat=)12,5 saat, haftada (9 saat x 5 gün=45 saat + 12,5 saat=)57,5 saat çalıştığı,12,5 saat haftalık fazla çalışma yaptığı,son brüt çıplak ücreti (2.5512,21 TL) dönemsel brüt asgari ücretin (796,50 TL) 3,15 katı olduğu kabul edilmiş ise de,davacının 22.02.2007–31.05.2010 tarihleri arasında, yoğun bakım ünitesinde sağlık memuru, 01.06.2010–04.01.2011 tarihleri arasında hemodaliz hemşiresi olarak çalıştığı ortadadır. Bu durumda davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak, çalışma saatlerinin her iki çalışılan görev ile ilgili ayrı ayrı belirnerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tüm dönem için hemodializ hemşiresi olarak çalışıldığı kabul edilerek hesaplama yapılması doğru değildir.
Ayrıca, davacının haftada bir gün nöbet sistemi ile çalıştığına dair iddiasının bulunmaması, tanıklarında yılda bir hafta icapcı olarak 24 saat nöbet tuttuklarını beyan etmeleri karşısısında, davacının, hemodializ hemşiresi olarak görev yaptığı dönemde icapçı nöbetçi olarak çalışıp çalışmadığı belirlenerek, çalışmış ise sadece bu dönem için nöbet tutulduğu kabul edilerek hesap yapılması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yanlıştır.
Öte yandan, davacı imzalı izin belgesine göre, 09.04.2010-19.04.2010 tarihleri arasında sekiz gün mesai izni kullanmış olup, davacının fazla çalışma karşılığı izin kullandığı yazılı belge ile işverence ıspatlandığından, bu iznin hangi dönemlerde yapılan fazla çalışma süresine ilişkin yapıldığı belirlenerek bu sürenin dışlanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4-Mahkemece, davacının, yaptığı iş, meslekteki üç yılı aşkın kıdemi, emsal ücret araştırması ve tanık beyanına göre 1.800,00 TL net ücretle çalıştığı kabul edilmiştir. Davacının 22.02.2007-31.05.2010 tarihleri arasında yoğun bakım ünitesinde sağlık memuru olarak, 01.06.2010-04.01.2011 tarihleri arasında hemodaliz hemşiresi olarak çalıştığı ortadadır. Hal böyle olunca, emsal ücretin buna göre belirlenmesi ve fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücretinin bulunacak sonuca göre hesaplanması gerekirken, tüm çalışma döneminde hemodializ hemşiresi olarak çalıştığı kabul edilerek ücretin belirlenmesi ve davacının son dönemde sertifikası olmayan hemodializ hemşiresi olarak çalıştığı dikkate alınarak, emsal ücret araştırması yapılması, alacak miktarlarınında buna göre belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
5-Takdiri indirimi dışında, zamanaşımı sebebiyle reddedilen alacak miktarları üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.