Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/10460 E. 2014/10221 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10460
KARAR NO : 2014/10221
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2009/368-2013/950

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01.09.1999 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını, davalı şirketin ekonomik sorun yaşaması sebebi ile 2009 yılı Şubat ayından itibaren davacının beş ay süre ile ücretlerini alamadığını, rahatsızlığı sebebiyle davacının 06.06.2009 tarihinde ameliyat olduğunu, istirahat süresi sonunda 07.07.2009 tarihinde işe başlatılmadığını, davacının işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebi ile 30.07.2009 tarihinde bir ihtarname ile davalı işverenden istediğini, bunun üzerine davalının l0.08.2009 tarihli ihtarname ile davacının işbaşı yapmasını istediğini, davacının 19.08.2009 ve 20.08.2009 tarihlerinde işyerine gittiğini, ancak işyerinin kapalı olması sebebi ile işbaşı yapamadığını ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ödenmeyen ücret alacakları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, aynı mahkemenin 2012-119 esas, 2012/100 karar sayılı dava dosyasında açtığı karşı dava ile davacı işçinin uhdesine geçirdiğini iddia ettiği şirkete ait paraların kanuni faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin davasının kısmen kabulüne, davalı işverenin açtığı birleştirilen davanın ise ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı işveren temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ıslah dilekçesine karşı davalı işverenin süresinde yaptığı zamanaşımı define yönelik ek bilirkişi raporu alınmamış ise de, mahkemece fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğrayan miktarlarının re’sen hesaplanarak, hükümde dikkate alınmasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Kanun’un 5754 sayılı Kanunla değişik 32. maddesinde, “çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler.” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Somut olayda, davacı işçinin 15.10.2010 tarihinde yapılan keşif sırasında, “günlük tutulan hesapların arkasında benim ismimin yer aldığı veresiye satış olarak benim adıma yazılan miktarları ben maaş alacağıma mahsuben aldım.” şeklinde beyanı mevcuttur. Bu durumda, davacının yaptığını belirttiği maaş mahsubu miktarları ve tarihleri tespit edilerek, ücret alacağı kalıp kalmadığının araştırılması, bilirkişiden bu konuda ek rapor alınması ve bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ücret alacağı yönünden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.