Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/10276 E. 2014/12571 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10276
KARAR NO : 2014/12571
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ : Elazığ İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2012/710-2013/134

Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının mirası reddetmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık E…. Ticaret Odasında 31.01.1982-19.07.2012 tarihleri arasında çalışan davacının murisinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu 18.05.2004 tarihinde kabul edilerek 01.06.2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 5174 sayılı Kanun’un 73. maddesine göre oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenler bu kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı Kanunu’na tabi olacakları belirtilmiş. Aynı Kanun’un geçici 12. maddesi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların, mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunucağı belirtilmiştir. Kanun yürürlüğe girmeden önce davacının murisinin statü hukukunda tabi olduğu, kanun yürürlüğe girdikten sonra statü hukukunu devam ettirdiği ve idari yargının görevli bulunduğu kabul edilmelidir.
Açıklanan sebeplerle, mahkemece davacının tüm talepleri yönünden yargı yolu caiz olmaması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmemiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.