YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/554
KARAR NO : 2012/2484
KARAR TARİHİ : 23.02.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini, buna bağlı işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren, ilaç satış fiyatlarının önemli ölçüde düşürüldüğünü daha sınırlı kadro ile yeni çalışma modelleri oluşturma zorunda kaldıklarını, ruhsat çalışmaları devam eden 175 adet yeni ilacın 108 adetini ithal etmekten vazgeçtiklerini, 2009-2010 yıllarının yüksek miktarda zararla kapatmak durumunda kaldığını, zarar miktarının şirketin öz sermayesinin 2/3 oranına ulaştığını, 14.07.2010 tarihli karar gereğince sermaye artırımına gidildiğini 777 olan çalışan sayısının 266’ya çekildiğini, tüm irtibat ofislerinin kapatıldığını, aktif olarak çalışılan 19 ürün sayısının 9’a düşürüldüğünü, … ilaç fabrikasının kapatıldığını, bu ürünler için promo ve non-promo olarak iki grup oluşturulduğunu, gruplar için ihtiyacı karşılayacak kadar eleman kaldığını, beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacı işletmesel kararın uygulamasında gönüllü olanlar ile emekliliği gelenlere altı aylık ücret kadar menfaat sağlanmasının amacının işe iade davasının açılmasının engellemesine yönelik olduğu, fesihten sonra alınan yedi işçinin başka bölümden naklen gelmesinin sonuca etkili olamayacağı ve feshin son çare ilkesine uygun hareket edilmediği gerekçesi ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğinden, davalı işyerinde tıbbi mümessil olarak çalışan davacının 01.05.1989 tarihinde işe girdiği, 03.01.2011 tarihli yazılı fesih bildirimiyle … ilaç fabrikasının kapatılması ve ruhsat problemi sebebiyle yeni ilaç lansmanı yapılamaması ve Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile mevcut ilaç fiyatlarında yaşanan düşüşler nedeniyle şirketin mali sıkıntı içerisine girdiği, buna dayalı olarak yönetim kurulu kararı ile küçülme yoluna gidildiği, bu kapsamda işte ayrılacak olanlar için emekliliğe hak kazanmış personel ve isteklilere öncelik verildiği alınan işletmesel karar ile işletme gerekleri göz önüne alınarak davacının da iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır.
İşyeri Yönetim Kurulunun 30.03.2010 tarihinde aldığı karar ile genel bütçe planlaması …’teki fabrikanın kira olması mülkiyet sahibinin kiraya vermemek istememesi ve fabrikanın yüksek masrafları dikkate alınarak fabrikanın en geç 2011 yılı içinde bitecek şekilde söküm ve sonlandırma işlemlerinin planlanarak kapatılmasına, yine aynı mülkiyet sahibine ait Topkapı’daki deponun kapatılarak şirketin depoculuk faaliyetine son verilmesine ve bu konuda uzmanlığı depoculuk olan firmadan hizmet satın alınmasına karar verildiği 22.11.2010 tarihli İcra Kurul Toplantısında şirketin yeni dönemde daha küçük kadro ile faaliyetlerini gerçekleştirilmesi için toplu fesih kararı için resmi başvuruların yapılmasına ve toplu fesih sürecide önceliğin “gönüllü olarak ayrılmak isteyenler” ve “emekliliği hak kazananların” belirlenerek bu gurupta yer alanlara ek maddi menfaat sağlanmasına, yeterli sayı sağlanmaması durumunda ihtiyaç fazlası tıbbi mümesillerin işten çıkarılmasında Türkiye pazar payı ortalamasına göre her çalışanın Ağustos 2010 – Kasım 2010 sonuçlarının dikkate alınmasına, eski takımında 2011 yılında çalışılacak ürünlerde görev alanlardan başarılı olanlara öncelik verilmesine arar verildiği, 24.12.2010 İcra Kurul Toplantısında da Türkiye genelinde bulunan 10 adet Bölge Müdürlüğünün kapatılmasına, 2011 yılında şirketin İstanbul Genel Müdürlük ve Ankara İrtibat Bürosu çerçevesinde faaliyet göstermesine, kapatılarak müdürlüklerde tahliye işlemlerinine kısa sürede gerçekleştirilmesine karar verildiği, 26.11.2010 tarihide Türkiye İş Kurumuna yazılan yazıda 27.12.2010-07.01.2011 arasında 260 kişinin iş sözleşmesinin toplu olarak feshedileceğinin bildirildiği, işyerinden 182 kişinin “gönüllü” 6 kişininde “emekliliği hak kazandıklarından” ayrıldıklarına dair listenin dosya arasında olduğu, görülmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda şirketin 2006-2010 arasında her yıl zarar ettiği ve satışların da her yıl bir önceki yıla göre düştüğü, 24.12.2010 tarihli Saha Teşkilat Yapısı adlı işyeri raporuna göre de toplu çıkış ve işlemleri öncesi işyerinde ilaç guruplarına göre oluşturulan 6 takım ile çalışma yapılırken toplu fesih sonrası 3 takımla daha az ürün için çalışma yapılmasına ve önceden 30 bölgede 325 kişi ile faaliyet gösterirken yeni dönemde 10 bölgede 127 kişi ile faaliyet gösterilmesi gerekliliğinin belirtildiği, Kasım 2010 tarihide 777 olan çalışan sayısının fabrika ve deponun kapatılmasından ve toplu çıkışlardan sonra 266 düştüğü, davalı işyerinin 01.05.2010-01.04.2011 tarihleri arasında 39 kişi yönetim ve organizasyonel değişikliğe bağlı olarak işe alındıkları ve bunlardan 13 kişinin işletmesel kararın alındığı 22.11.2010 tarihinden sonra işe alındıkları ve görevlerinin ürün uzmanı,ürün transfer uzmanı, ruhsatlandırma müdürü, kalite müdürü, tedavi alan müdürü oldukları 7 kişinin ise görev ve pozisyonlarının bilinmediğini belirterek , şirketin mali açıdan olumsuz koşullarda olduğunu sürekli zarar ettiğini ancak işverenin küçülme sürecinde fesihten kısa süre önce tanıtım sorumlusu yanında başka bölümlere de işçi almasınında ölçülülük ve tutarlılık açısından mahkemece değerlendirilmesi gerekeceğini bildirmişlerdir.
Davalı şirketin mali açıdan zarar ettiği satışlarının her yıl düştüğü bilirkişi incelemesi ile de somut olarak ortay konulmuştur. İşverenin fabrika ile depoyu kapatmak, 2011 yılında küçülmeye gitmek yönünde aldığı işletmesel kararların uygulanması nedenilye istihdam fazlalığı oluştuğunda kuşku yoktur. Bu nedenle davalı tarafından işçi çıkartırken gönüllü ayrılmak isteyenler, emekliliğini hak kazananlar ve kalanlar içerisinde 2011 yılında çalışılacak ürünlerde önceki yıl çalışanlardan başarılı olanların seçilmesi şeklinde kriterlerin belirlendiği görülmekte olup keyfi bir uygulamaya gidilmediği, çıkarılan işçilerin görevi ile fesihten sonra alınan az sayıdaki işçilerin bilirkişi tarafından belirlenen görevleri de birbirinden farklı olduğu anlaşıldığından yapılan feshin işleminin geçerli nedene dayandığının kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde istemin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 630,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 23.02.2012 tarihinde karar verildi