Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/4801 E. 2012/6917 K. 10.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4801
KARAR NO : 2012/6917
KARAR TARİHİ : 10.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı … San. A. Ş. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi iş sözleşmesinin işverence sendikal sebeple feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesi, buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar ayrı ayrı, iş sözleşmesinin işletme gereklerinden kaynaklanan sebeplerle feshedildiğini, feshin sendikal sebebe dayanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar arasındaki asıl işveren – alt işveren ilişkisinin, asıl işin alt işverene yaptırılması ve asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılması gerekçesiyle muvazaya dayandığı, fesih için geçerli bir nedenin kanıtlanmadığı, feshin sendikal nedene dayandığı belirtilerek alt işveren yönünden davanın reddine asıl işveren şirket yönünden ise isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı işverence alt işverenlik ilişkisinin geçerli olduğu ve feshin geçerli sebebe dayandığı kanıtlanmadığından mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının asıl işverene işe iadesine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygun olduğundan, davalı şirketin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “Sendikaya üye olup olmama hürriyetinin teminatı” başlıklı 31. maddesini üçüncü fıkrasına göre; “İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında işin sevk ve dağıtımında, işçinin mesleki ilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz”; beşinci fıkrasına göre; “İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin rızası ile iş saatleri içinde, işçi sendika veya konfederasyonlarının faaliyetlerine katılmalarından dolayı işten çıkarılamaz.” Aynı maddenin altıncı fıkrasına göre ise; “Sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde ise, İş Kanununun 18, 19, 20 ve 21 inci madde hükümleri uygulanır. Ancak, İş Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminat işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamaz.” denilmektedir.
Somut olayda, sendikaya üye olmak için sendika yetkilisiyle görüşme yapılmış olması ve sendika üyeliği için yirmibeş işçinin kimlik fotokopilerinin toplanmış olması ve bu hususların davacı tanıklarınca doğrulanması iş sözleşmesinin sendikal nedenle fesih yönünden kesin ve inandırıcı şekilde ispata yeterli görülmemiştir. Sendika temsilciliğinin dosyaya ibraz ettiği kimlik fotokopilerinin her zaman temini ve dosyaya ibrazı mümkündür. Ayrıca işçilerin sedikaya üye olmak için bizzat notere başvurması gerektiği ve bu belgenin sendikaya ibrazı üzerine sendika yönetim kurulunun üyeliğine kararı verilmesi gerekmekte olup somut olayda bu kanuni prosedür takip edilmemiştir. Davacının sendikal faaliyetlerde bulunduğu da yeterli ve inandırıcı delillerle kanıtlanmış değildir. Mahkemece feshin sendikal nedene dayandığının kabulü doğru olmamıştır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davalı gerçek kişi hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine,
3-Davalı … San. Tic. A.Ş. hakkında açılan davanın kabulü ile;
4-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
5-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
6-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
7-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
8-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.200. TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 73,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
10-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, oybirliğiyle 10.04.2012 tarihinde karar verildi.