Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/28200 E. 2012/27792 K. 10.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/28200
KARAR NO : 2012/27792
KARAR TARİHİ : 10.12.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVA : Davacı, tasarrufu teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili davalı belediyede işçi olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca maaşından tasarrufu teşvik kesintisi yapıldığı halde ilgili bankaya yatırılmadığını ileri sürerek tasarrufu teşvik kesintisi ve nema alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı … hakkındaki davayı reddetmiş, davalı … yönünden talepler hüküm altına alınmış, davalıların temyizi üzerine dairemizce, Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.12.2010 gün ve 156-328 sayılı kararı nazara alınarak yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve bu kez yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre mahkemece yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi yerindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. maddesinin 1. bendine göre bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalara uygulanmaz hükmü bulunmaktadır. Davacı vekilinin göreve ilişkin sair temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1. maddesine göre yargı yolu ve mahkemenin görevi dava şartlarından olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yargı yoluna ve mahkemenin görevine ilişkin olmayan hükümleri ise yürürlüğe girmesinden önceki davalara da uygulanır. Bu nedenle her ne kadar dava Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinde önce açılmış ise de yargılama giderlerine ilişkin olarak mahkeme hükmünü verdiği tarihte, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olan hükümlerinin uygulanması gerekir.
Anılan yasanın “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altındaki 331. maddesinin 2. fıkrasındaki “görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder” hükmü uyarınca yargı yolu ile görevsizlik kararı sonucu verilen red kararları, henüz davayı esastan sonuçlandırmadığından davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderine de o mahkemece hükmolunmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323/1-ğ. Maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan vekâlet ücretine de görevsizlik veya yargı yolu nedeni ile verilen red kararında ayrıca hükmolunamaz.
Mahkemece bu husus gözardı edilerek yargılama giderlerine bu bağlamda davacı aleyhine yargılama gideri yükletilmesi ve davalı yararına da vekalet ücretine takdir edilmesi doğru değildir. Ancak, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının aşağıda yazılı olduğu şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanmasına devam olunan 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararda yargılama giderine ilişkin hükümde yer alan 2. ve 3. fıkraları ile vekalet ücretine ilişkin 4. fıkrasının hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.