Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/25537 E. 2012/26167 K. 22.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/25537
KARAR NO : 2012/26167
KARAR TARİHİ : 22.11.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmaksızın işverence feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine ve kanuni haklarının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin haklı sebebe dayanılarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin araştırmaya yönelik bozma kararının ardından bilirkişi raporu alınarak, davacının amir olarak şube müdürüne bağlı bulunduğu, feshe sebep olan işlemlerini şube müdüründen sonra en yetkili kişi olan kişinin talimatı ile gerçekleştirdiği, eyleminin iş sözleşmesinin feshedilmesini gerektirecek ölçüde kusurlu bir davranış olmadığı gerekçesiyle işe iadeye karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İşçinin geçerli bir feshe sebep olabilecek davranışları 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebeplerden farklıdır. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu sebeple iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun’un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
Somut olayda, müşteri hizmetleri yönetmeni olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, şubede gerçekleşen soruşturma konusu işlemlerde müşteri imzasını kontrol etmeyerek belirlenen tutarları şube eski kredi pazarlama yönetmeni Alpaslan’a ödemesi sonucu banka zararına … açması sebebiyle, 4857 sayılı Kanun’un 25/ll. maddesi gereği feshedilmiştir. Bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi kurulu raporunda, şube müşterilerinin müracaatıyla, ticari pazarlama yönetmeni dava dışı Alpaslan tarafından takip edilen mevduatlarını çekemediklerini bildirmeleri üzerine soruşturma başlatıldığı, bu şahsın bir kısım müşteri
hesaplarından müşteri imzasına benzemeyen imzalı ve imzasız dekontlar ile işlemleri gerçekleştirdiğinin belirlendiği, bu işlemlerdeki imzaların müşteri eli ürünü olmadığının tespit edildiği, bu işlemler ile davacının doğrudan ilgisinin olmadığı, Alpaslan’ın soruşturma sırasındaki yazılı beyanına göre, şube müşterilerinin hesaplarından çeşitli tarihlerde, çeşitli tutarlarda bu miktarları zimmetine geçirdiği, işlem fişlerine müşteri imzasını taklit ettiği, işlemleri genelde şube lokalinin alt katında bulunan cari hesaplar servisinde yaptırdığı, işlemi yapan personele müşterinin üst katta beklediğini söyleyerek parayı aldıktan sonra işlem fişine üst katta kendisi imza atıp fişi cari hesaplar servisine getirdiği, yolsuzluk işlemleri ile ilgili fişleri düzenleyerek Alpaslan’a verenlerin gişe yetkili yardımcısı görevindeki personel olduğu, bu kişilerin soruşturma sonrası kınama ve ağır kınama cezaları ile cezalandırıldığı, gişe yetkili yardımcısının görev tanımlamasında üstünün müşteri hizmetleri yetkilisi olduğu, bu kişinin de işlemsel sorumluluğunu yerine getirmediği, müşteri hizmetleri yetkilisinin amirinin de müşteri hizmetleri yönetmeni olan davacı işçinin bulunduğu, görev tanımının temel fonksiyonunun ana kasa sorumluluğu, şube adına belirlenmiş amaç ve hedeflere ulaşılmasında, şube müdürünün belirlediği görev ve yetkiler doğrultusunda planlama, organize etme, kontrol koordinasyon gibi yönetim fonksiyonlarını uygulayarak müşteri hizmetleri servisinin işlemlerini ve denetim faaliyetlerini yürütmek olduğu, davacının meydana gelen zimmet olayında doğrudan bir eylemi ve işlemi bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiştir.
Dosya içeriğine göre, müşteri hizmetleri yetkilisi olan davacının dava dışı ticari pazarlama yönetmeni olarak çalışan kişinin zimmet eylemine doğrudan kasıtla bir iştiraki bulunmadığı açıktır. Ancak söz konusu işlemleri görev tanımlarının gereklerini yerine getirmeyerek yapan ve zimmet eylemine zemin hazırlayan gişe yetkilisi ve müşteri hizmetleri yetkilisinin üstü olarak müşteri hizmetleri yönetmeni görevini yürüten davacının, işyeri organizasyon şeması ve görev tanımları ile parasal işlemlerin söz konusu olduğu ve güven ilişkisinin en fazla arandığı faaliyet alanlarından olan bankacılık sektöründe yer alan işyerinde, görevinin gerektirdiği titizliği ve denetim sorumluluğunu yerine getirmeyerek banka zararının artmasına sebep olduğu anlaşılmaktadır. Davacının söz konusu davranışı işyerindeki iş akışını olumsuz etkiler niteliktedir. İşverenden artık iş ilişkisini sürdürmesi normal koşullarda beklenemez. İş sözleşmesinin feshi geçerli sebebe dayanmaktadır. İşe iade talebinin reddi gerektiği halde, yazılı şekilde hatalı gerekçeyle işe iadeye karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 680,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak oybirliğiyle 22.11.2012 tarihinde karar verildi.