YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/25477
KARAR NO : 2012/23965
KARAR TARİHİ : 31.10.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, 2009 yılının mart ayı başında av bitti diye davacının işine son verildiğini, anlaşma çerçevesinde ödenecek olan alacağın davalı şirketçe ödenmediğininden ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 05.04.2012 tarihli celsede eksik olan 50 TL gider avansını yatırması için iki haftalık kesin verildiği ve kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş olmasına rağmen davacı taraf kendisine verilen iki haftalık kesin süre içerisinde 50 TL eksik gider avansın dosyaya yatırmadığından HMK’nun 114/1-g bendi ve 115/2 maddesine dayanılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, Mahkemece 05.04.2012 tarihli duruşmada verilen ara karar gereğince davacının kesin süre içerisinde gider avansını yatırmadığı gerekçesi 19.07.2012 tarihli duruşmada HMK’nun 115/2. maddesine dayanılarak dava usulden reddedilmiştir.
Dava 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde 20.08.2009 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut değildir.
01.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 448. maddesine göre “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” 450. maddesinde, “18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur.
Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girer.
Kanun açıkça bir istisna getirmediğine göre dava şartı olarak düzenlenen gider avansının alınması kuralının 1086 sayılı HUMK döneminde açılan derdest davalarda da uygulanması gerekir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
6100 sayılı HMK.nun 120. maddesinde belirlenen gider avansı ile 324. maddedesinde belirtilen delil ikamesi için avans ayrı maddelerde düzenlenerek farklı sonuçlara bağlanmıştır. Buna göre gider avansı, delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini kapsamaktadır. Öyleyse delil ikamesi avansı ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, gider avansı ve delil avansı kalemlerine ilişkin miktarlarının ayrı ayrı belirlenmesi, delilerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması gerekir.
Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’un 324. maddesi düzenlemesi karşısında bulunmamaktadır. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir.
Mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, gider avansının da nelerden ibaret olduğu … olarak belirlenmeli ve tarafa da hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır.
Somut olayda, mahkeme gider avansı yönünden davacıya iki haftalık kesin süre vermiş ise de, bu giderler içinde delil ikamesine yönelik gider olup olmadığı ve miktarı belirtilmemiştir. Dolayısı ile talep edilen giderin, gider avansı veya delil ikamesi avansı olup olmadığı denetlenememektedir. Zira yukarıda açıklandığı gibi gider avansı dava şartı iken, delil ikamesi avansı dava şartı olarak nitelendirilemeyecektir. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır. Kaldı ki, dava konusu tazminat ve alacakların bir kısmının hesaplanması teknik ve uzmanlığı gerektirmemektedir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Aksine düşünceyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda mahkemenin davayı usulden reddetmesi hatalıdır. Esasa girilip yargılama gerçekleştirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Hükmün açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.10.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.