YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/23216
KARAR NO : 2013/12213
KARAR TARİHİ : 24.05.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak fesih edildiğini ileri sürerek, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 17.06.2011-30.06.2011 dönemi için rapor aldığı ve yurt dışına çıktığının öğrenildiği, bunun üzerine Ereğli 1. Noterliği kanalıyla 30.06.2011 tarihine kadar olan iş programı tebliğ edildiği halde, rapor alarak yurt dışına seyahat ve gezi amaçlı çıkılması gerçeği karşısında sözleşmenin feshinin davacıya bildirilmiş olduğunu, davacının ise Bornova 4. Noterliği vasıtasıyla gönderdiği 18.07.2011 tarihli karşı ihtarında, istihatli olduğu dönemde yurt dışına çıktığını kabul ettiğini, rahatsızlığının boyutunun yurt dışına çıkmaya engel olmadığını belirttiğini, davacının seyahatini onbeş gün sonrasına erteleme sorumluluğunu gösterememiş olduğunu, imzası karşılığı kendisine bildirilmesine rağmen 20-29 Haziran tarihleri arasında yeni kayıt edilen öğrencilere ilişkin olarak düzenlenen hazırlama kurslarına ilişkin programa uymadığını, raporlu durumlarda hastalık izinlerinin bulunulan yerde geçirilmesi gerektiği halde, izin alınmadan yurtdışına çıktığını, bu sebeple iş sözleşmesinin haklı sebeple fesh edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, haklı sebeple feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda, davacı 21.08.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde ingilizce öğretmeni olarak çalışmıştır. Davalı işveren, Ereğli 1. Noterliği’nden davacıya gönderdiği 28.06.2011 tarihli fesih bildiriminde, 2010-2011 eğitim ve öğretim dönemi her ne kadar 17.06.2011 tarihinde sona ermiş ise de, okul yönetimince söz konusu tarihten 30.06.2011 tarihine kadar uygulanacak iş programının tarafına yazılı olarak önceden tebliğ edildiği, buna rağmen 17.06.2011-01.07.2011 dönemi için rapor aldığı, ancak raporlu olduğu süre içerisinde yurt dışına gezi ve seyahat amaçlı çıktığının tespit edildiği gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II-(e) bendi gereğince iş sözleşmesinin feshedildiğini bildirmiştir. İşveren feshinden önce de, davacının işverene verdiği 30.05.2011 tarihli fesih bildirimi ile, evlenmesi sebebiyle iş sözleşmesini 30.06.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini belirterek, kıdem tazminatının hesaplanarak tarafına ödenmesini talep etmiştir. Davacı, iş sözleşmesinin süresi sona ermeden bir ay önce evlilik sebebiyle sözleşmeyi yenilemeyeceğini işverene bildirmiş, ancak derhal fesih yoluna gitmeden, sözleşmenin sona erme tarihi olan 30.06.2011 tarihinden geçerli olarak feshettiğini belirtmiştir. Davacının evlilik sebebiyle yenilemeyeceğini bildirdiği belirli süreli iş sözleşmesinin 30.06.2011 tarihine kadar devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacının iş görme edimini yerine getirme yükümlülüğünü devam ettirdiği bu süre içerisinde, davalı işveren, 28.06.2011 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II-(e) maddesi gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle davacının iş sözleşmesini feshetmiştir. Ancak, gerek iş sözleşmesinde ve gerekse iş mevzuatında raporlu iken görev mahallinin terk edilmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Öte yandan, yazılı fesih bildiriminde davacının aldığı sağlık raporunun sahte olduğu iddia edilmediği gibi, yargılama aşamasında da anılan raporun sahteliği ispat edilmemiştir. Bu maddi ve hukuki durumlar dikkate alındığında, işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda, iş sözleşmesi davalı işverence haklı sebeple feshedilmediğinden, mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.