Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/22948 E. 2012/23216 K. 18.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/22948
KARAR NO : 2012/23216
KARAR TARİHİ : 18.10.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz sebeple feshedildiğini belirterek, davacının işe iadesine ve buna bağlı fer’i haklara hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşemsinin karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle sona erdirildiğini ve davacının işveren vekili olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının işveren vekili olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin ikale ile sona erip ermediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümleri işçiyi işverenin feshine karşı koruma amacını taşımaktadır. Sözleşmenin işverenin feshi dışındaki bir nedenle sona ermesi halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamaz. Bu bağlamda sözleşme ikale (bozma sözleşmesi) ile sona ermişse işçi iş güvencesi hükümlerine dayanarak feshin geçersizliğine karar verilmesini talep edemeyecektir.
İkale, sözleşmenin tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması nedeniyle ikale tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse yasal tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması(makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Somut olayda, taraflarca düzenlenen ikale sözleşmesinin içeriğinde, tarafların karşılıklı olarak iş sözleşmesini feshettikleri belirtilmektedir. Bu belge bir ek ödemeyi içermediğiden makul bir yararın davacı lehine sağlanmadığını göstermektedir. Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca, ek menfaat temin etmeyen işçinin ikale sözleşmesi yapmasında bir yararı bulunmadığı kabul edilmektedir. Davacıya ait işten ayrılış bildirgesinde, çıkış sebebinin 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca işveren feshi olduğunun belirtilmesi bir başka önemli çelişkidir. Öte yandan, davacı işveren vekili olduğu kabul edilmişse de, davacının işçi alıp çıkarma işlemi yaptığına dair dosya içeriğinde delil bulunmadığı gibi, Dairemizin bu konudaki geri çevirme kararından sonra sunulan işe alınan işçilerin iş sözleşmelerinde davacının tek başına işçi alma yetkisi olduğunu gösteren örneklerine de rastlanmamıştır. Yargıtay’a intikal eden aynı işyerinin emsal nitelikteki dosyalarından bölge pazarlama müdürü konumundaki davalı işçilerinin işveren vekili olmadıkları yönünde kararlar verilmiştir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak davanın kabulü yerine yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkeme kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih sebebi dikkate alınarak takdiren davacının beş aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacının yapmış olduğu 308,05 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak 18.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.