Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/21785 E. 2012/26880 K. 30.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/21785
KARAR NO : 2012/26880
KARAR TARİHİ : 30.11.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, boşta geçen süre ücreti ve iş güvencesi tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen dört aylık süre ücreti, ihbar ve kıdem tazminatı farkı ile yıllık izin alacağı ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, kesinleşen işe iade davası sonucunda davacının kanuni süresi içerisinde işe başlatılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalılar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücretler yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
4857 sayılı Kanun’da işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İşçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işverene iletebileceği gibi, vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile de ulaştırabilecektir.
İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Kanun’un 56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut olayda, kesinleşen işe iade kararı sonucunda, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, davalı işveren tarafından bir aylık süre içerisinde çekilen ihtar ile davacıya işbaşı yapması bildirilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun gönderdiği davacıya ait sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinden, davacının 06.01.2010 tarihinde davalılardan alt işverene ait işyerinde işe başladığı, 29.01.2010 tarihinde aynı işyerinden çıkışının bildirildiği, söz konusu tarihler arasında bir gün çalışmasının yer aldığı, “eksik gün neden kodu” bölümünde de 15 kodunun (devamsızlık) yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Yine davacıya ait aynı sigortalı hizmet cetvelinde, davacının 08.05.2009-31.12.2010 tarihleri arasında 1071766 sicil nolu işyerinden kesintisiz çalışmalarının bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, davacının dava dışı başka bir işverene ait işyerinde çalışıyorken, söz konusu işyerinden ayrılmadan, davalı işyerinde işe başlamış ve bir günlük çalışmasının ardından devamsızlık sebebiyle çıkışı verilmiş olduğundan, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı, işe iade yönündeki başvurusunun samimi olmadığı kabul edilmeli ve işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçersiz sayılmalıdır. İşçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın davacının işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklarının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.11.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY

Davacı açmış olduğu işe iade davasını kazanmış. Mahkemenin kararında 4 aylık boşta geçen süre ile ilgili alacağın davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiğinin tespiti belirtilmiştir. Görüldüğü üzere; davacıya 4 aylık boşta geçen süre ücretinin ödenmesi hususu Hiçbir şarta bağlı tutulmamıştır. İşçiye 4 aylık boşta geçen süre ücretinin mutlaka ödenmesi gerekir. Davacının işe başlamamış olması boşta geçen süre alacağının ödenmesine engel teşkil etmemelidir. Mahkeme kararının işçi lehine bozulması gerekir kanaatindeyim. Bu nedenle de çoğunluk görüşüne katılamıyorum.30.11.2012