Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/2062 E. 2012/18290 K. 14.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2062
KARAR NO : 2012/18290
KARAR TARİHİ : 14.09.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini … sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin özel bir şekle tabii tutulmadığını, davacının iş sözleşmesinde tarih olmadığından ortada dayanılabilecek bir sözleşme bulunmadığını, davacının farklı tarihlerde saldırgan hareketler sergileyerek kendisine yapmakla yükümlü olduğu hususlar hatırlatılmasına rağmen bu hususları yerine getirmediğini, şirket yetkilisi ve şirket personellerine saldırgan tavırlar sergilemesi, kurye olarak görev yapan davacının bu görevi yapmaktan kaçınması üzerine, feshin davalı şirket açısından kaçınılmaz hale geldiğini, iş sözleşmesinin davalı tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-h maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini … sürerek davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin 08.07.2010 tarihinde görev yaptığı Erenköy Şube Müdürlüğünde bir kargoyu müşteriye teslim etmesi gerekirken teslim sırasında tek başına bu kargoyu müşterinin evine çıkaramayacağından dolayı şube müdürü ile arasında tartışma yaşandığı ve izine çıkartıldığı ücretsiz izinden döndüğünde 27.07.2010 tarihinde iş sözleşmesinin bu olay sebebiyle feshedildiği, davalı işverenin haklı fesih sebebini öğrenmiş olduğu tarihten itibaren altı iş günü içerisinde fesih hakkını kullanmadığı, iş sözleşmesinin altı iş gününü geçirdikten sonra haklı sebeple feshedilemeyeceği, bu sebeple feshin haksız olduğu, davacının çalışma hayatı boyunca savunmaları alınarak, kendisine verilen görevleri yerine getirmediğinden dolayı herhangi bir uyarı da verilmediği, davacının verilen görevleri yerine getirmekte imtina etmesi halinde daha önceden uyarılmasının gerektiği, davacının uyarılmadan doğrudan doğruya iş sözleşmesine son verilmesinin de doğru olmadığı, dolayısıyla yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara … açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğinden, davacının 15/11/2000-27/07/2010 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde kurye olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 27.07.2010 tarihli fesih bildirimi ile, davacının görevinin gereğini yeterince yerine getirmediği, kurum kural ve kültürüne uymayan davranışlarda bulunduğu, yapmakla ödevli olduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar sebebi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/2 h maddesi gereğince işverence haklı sebeple feshedildiği, 28.05.2007 tarihinde davacının mesai saatinde tavla oynadığının tesbit edilerek savunmasının istendiği, davacının özür dilediği, 31.03.2008 tarihinde davacının müşteriden para almasına rağmen fatura kesmediği, aldığı ücreti işverene teslim etmediği gibi bilgi de vermediği sebebiyle savunmasının istendiği, davacının cenazeleri olduğu için unuttuğunu beyan ettiği, 03.05.2008 tarihinde adres yetersizliği sebebiyle getirdiği kargonun yetkili kişi tarafından yeni adres alınarak yeniden götürmesi istendiğinde personelle tartıştığı, tekrarmı gidecem şeklinde ifadeler ile müşterilerin yanında sinirli tavırlar sergilediği, küfür ettiği, uyarıya rağmen aynı davranışlarına devam ettiği hususlarının tutanak altına alındığı, 08.07.2010 tarihinde (yatak ve bazadan oluşan kargoyu kattaki daireye teslim etmediği, yanında arkadaşı olmasına rağmen kata teslimat yapmak zorunda olmadığını, asansörün çalışmadığını beyanla adam gönderilmesini istediği, bu konuda şube müdürü ile yaptığı telefon görüşmesinde tartıştığı, gelin siz çıkarın dediği, müşteri şikayetine neden olduğu sebebiyle davacının savunmasının istendiği, davacının savunma vermediği, 26.07.2010 tarihinde 4857 sayılı Kanun’un 25/II. h maddesince görev tanımında belirlenmiş olan görevini yapılan uyarılara rağmen yerine getirmediği belirtilerek savunmasının istendiği, sonrasında iş sözleşmesinin işverence feshedildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının 08.07.2010 tarihindeki eyleminin olay ile fesih tarihi arasında altı işgünü geçmesi sebebiyle haklı sebeple fesih şartlarını oluşturmayacağı doğru ise de, davacının bu tarihte amiri konumundaki şube müdürü ile yatak-bazadan oluşan kargonun ilgili müşterinin evine çıkarılması konusunda bağırarak konuşması ve kargoyu çıkartmayacağını beyan ederek çıkartmadan işyerine dönmesi, davacının bu şekilde davranmasına rağmen aynı kargonun davacının birlikte görev yaptığı aynı ekipte yer alan arkadaşınca ilgili müşteriye ulaştırılmış olması karşısında, davacının amiri konumundaki işyeri yetkiline bağırarak konuşması ve verilen görevi yerine getirmeden işyerine dönmesi
eylemleri 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmasada, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, işyeri düzenini bozucu nitelikte olup geçerli nedenle fesih şartlarını oluşturduğu düşünülmeden, davanın reddi yerine kabulüne yönelik yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 76,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 14.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.