Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/20477 E. 2012/20032 K. 27.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/20477
KARAR NO : 2012/20032
KARAR TARİHİ : 27.09.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA :Davacı, tasarruf teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalılardan … Madencilik’e ait işyerlerinde çalıştığı dönemlerde 3417 sayılı yasa gereğince ücretinden kesilen tasarruf kesintilerinin katkı payları ile bunlara tekabül eden nema ve işveren katkı payları ve faizlerinin ödenmediğini, tasarruf kesintileri ve nema alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı işveren; davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; sorumluluklarının bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; 3417 sayılı Kanun ile çalışanların maaşlarından yapılan kesinti ile işveren ve devlet katkı paylarının her ay kesilerek açılacak tasarrufu teşvik hesabına yatırılacağının hüküm altına alındığı, daha sonra yürürlüğe giren 4853 sayılı Kanun ile 3417 sayılı yasanın yürürlükten kaldırıldığı, dava konusu tasarrufu teşvik ve nema alacaklarından 5393 sayılı Kanunun 5. maddesi anlamında uzlaşma yoluna giden belediye işverenleri açısından sorumluluğun Hazine Müsteşarlığında olduğu, anılan yasa uyarınca uzlaşma yoluna gitmeyen belediye işyerleri ile diğer kamu ve özel sektör işyerleri için işverenin sorumluluğunun devam ettiği, davalı işveren … , belediye ya da bağlı kuruluş olmadığından davalı Hazinenin sorumluluğu olmadığından davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … … yönünden açılan davada ise 21.06.2011 tarihli husumet yönünden red kararının davacı tarafından temyiz edilmediği ve bu davalı yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan davalı … … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.

Bozma kararında özetle uzlaşma yoluna gitmeyen kamu kurum ve özel sektör işyerleri için işverenin sorumluluğunun devam ettiği, bu durumda … hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamı üzerine yapılan yargılamada bozmaya uyulmasına karar verilmiş ancak … yönünden açılan davanın reddine karar verilirken diğer davalı … … yönünden ise açılan davada mahkemece verilen 21.06.2011 tarihli husumet yönünden red kararının davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davalı … … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedilmiştir. Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkacağından, bozma kararından sonra da Mahkemece Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 388 vd. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 297. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek gerektiği açıktır. Mevcut delil durumuna göre dava konusu alacak bakımından davalı işverenin sorumluluğu devam etmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, aynı davada davalı işveren hakkında daha önce davanın reddine karar verilmiş olması maddi anlamda kesinlik teşkil etmemektedir. Bu nedenle, davalı … hakkında açılan davanın reddi ile diğer davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.