Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/18826 E. 2012/20146 K. 28.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18826
KARAR NO : 2012/20146
KARAR TARİHİ : 28.09.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

İş sözleşmesinin geçerli sebep olmaksızın davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin Banka Disiplin Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesine göre haklı sebeple feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının bankayı zarara uğratmadığı, amiri konumundaki kurumsal pazarlama yöneticisinin tamamen müşteri memnuniyeti, performans arttırma çerçevesinde bu işlemleri yaptırdığına inanarak ve süre gelen uygulamaya da güvenerek bankacılık mevzuatına aykırı hareket ettiği, şube yöneticisi ve şube müdürünün feshe dayanak olaylardan başından itibaren haberdar oldukları, kınama cezası aldıkları ve halen görevlerine devam ettikleri, işverenin tutarlı davranmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli veya haklı sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’nun 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/II. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara … açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse
işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık, işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun’un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalı Bankanın Bursa Şubesinde cari hesaplar yönetmeni olarak çalışan davacı işçinin, cari hesaplar servisinde yeterli kontrol ortamını oluşturmadığı, kurumsal pazarlama çalışanları ve şube tahsildarı aracılığıyla şube dışına nakit gönderilmesi işlemlerinin gerçekleştirilmesine engel olmadığı, kurumsal pazarlama çalışanlarının müşteri adına gişeden gerçekleştirdikleri ve gişe yetkililerinin müşteriyi görmeden yaptıkları işlemleri bilmesine rağmen gerekli önlemleri almadığı, gün sonu kontrollerini etkin bir biçimde yerine getirmediği ve sonuçta dava dışı kurumsal pazarlama yöneticisinin yolsuzluk yapmasına elverişli bir ortamın doğmasına … açtığı anlaşılmaktadır. Bankacılık sektöründe güven ve itibarın çok önemli olduğu, banka çalışanlarının da piyasada işverenlerine duyulan güveni veya kazanılmış itibarı olumsuz anlamda sarsıcı ve zarar verici davranışlarda bulunmaktan kaçınması gerektiği, bankanın ekonomik zarar riski yanında, çalışanlarının eylem ve ihmalleri ile bankaya olan güvenin sarsılması ve itibarının zarar görmesi hallerinde buna sebep olan çalışanlarının eylemlerinden sorumlu tutulmaları gerekmektedir. Davacının bu davranışları, iş akışını bozucu niteliktedir ve delil durumuna göre işyerinde olumsuzluk yaratmıştır. Artık işverenden iyiniyet kuralları çerçevesinde iş ilişkisini devam ettirmesi normal ölçülerde beklenemez. Fesih haklı sebep boyutuna ulaşmamış ise de, geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-)Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 490,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 28.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.