Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/18435 E. 2013/6652 K. 28.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18435
KARAR NO : 2013/6652
KARAR TARİHİ : 28.03.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, icra-inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı işverence işten çıkartılması nedeniyle açtığı işe iade davası sonucunda işe iadesine ve tazminatlara hükmedildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine işverenden kararın gereğinin yerine getirilmesini istemesine rağmen işe başlatılmadığını, bunun üzerine icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafından itiraz edildiğini iddia ile itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı taraf hakkında %40 dan aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının süresinde ihtarname çekerek işe başlamayı talep ettiği, ihtarnamenin 11.09.2009 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının tebliğden sonra 1 aylık süreye yakın dönemde 01.10.2009 tarihinde Noter’den başlaması için davacıya ihtar çektiği ancak bu ihtarın da 1 aylık süreden sonra davacıya tebliğ edildiği, tanık beyanına göre de işe başlatmayacağını komşuları aracılığıyla davacıya ilettiği, dolayısı ile işe iade kararında belirtilen tazminatların muaccel hale geldiği, bilirkişinin belirlediği miktar açısından itirazın kaldırılması ve takibin devamının gerektiği, itirazı kaldırılan miktarların % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, icra inkar tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Yasanın 56 ncı maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut olayda işe iade davasının kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine davacı yasal süresi içerisinde davalı işverene işe başlatılması için 09.09.2009 tarihli ihtarnameyi göndermiş, ihtarname davalı işverene 11.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkemece, bu ihtarın 1 aylık süreden sonra davacıya tebliğ edildiği, tanık beyanına göre de işe başlatmayacağını komşuları aracılığıyla davacıya ilettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosya içeriğinden davalı işverenin davacıya 10 gün içerisinde işe başlaması konusunda 02.10.2009 tarihli ihtarnameyi gönderdiği, söz konusu ihtarnamenin 15.10.2009 tarihinde davacı işçiye tebliğ edildiği, buna rağmen davacının işe başlamadığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan davacı tanığı ise, davacının kızı olup, olayla ilgili doğrudan bilgisi bulunmadığı da duruşmada alınan beyanından anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacının süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması sebebiyle, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı anlaşıldığından davacı işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmayacağından davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.