YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16875
KARAR NO : 2013/15829
KARAR TARİHİ : 28.06.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının 13.02.2007-02.02.2010 tarihleri arasında özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini, fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde ve genel tatillerde çalıştığını, ücretlerinin eksik ödendiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai ücretini, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının koruma ve güvenlik görevlisi olmadığını, kapı görevlisi olduğunu, son net ücretinin 530,00 TL olduğu halde yanlışlıkla 568,40-TL ödendiğini, bordroların ihtirazi kayıtsız imzalandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iş sözleşmesinin bir kısım alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiği, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, 2009/Aralık ve 2010/Ocak ücretlerinin ödenmediği, fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı avukatı temyiz etmiştir.
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı İş Kanununun 5754 sayılı Kanun’la değişik 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, 2009/Aralık ve 2010/Ocak aylarına ait ücretlerin ödendiğinin işverence ıspatlanamadığı gerekçesiyle taleb kabul edilmiş ise de, ücretlerin ödenmediği iddia edilen dönemlere ilişkin, ücret ödemelerine dair imzasız ücret bordroları olduğu, banka kayıtlarının 16.01.2010 tarihine kadar getirtildiği anlaşılmış olup, 16.01.2010 tarihinden sonraki döneme ilişkin banka kayıtları getirtilerek, ücret bordrolarında ödendiği belirtilen ücretlerin karşılığının bankaya yatırılıp yatırılmadığı tesbit edilerek sonucuna göre karar verilemesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.