YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16429
KARAR NO : 2012/17982
KARAR TARİHİ : 12.09.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, sendika üyelik ve dayanışma aidatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacı sendika ile davalı … arasında 15.01.2008-14.01.2010 ve 15.01.2010-14.01.2011 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmelerinin bulunduğunu, işyerinde çalışan işçilerin üyelik veya dayanışma aidatı ödeyerek sözleşme hükümlerinden yararlandığını, davalı belediyenin 2821 sayılı Sendikalar Kanunu uyarınca ücretlerden sendika aidatı keserek sendikaya göndermesi gerektiğini, ancak davalı belediyenin bu kesintileri sendikaya göndermediğini ifade ederek üyelik ve dayanışma aidatı alacağının hüküm altına alınmasını ve temerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davacının talep ettiği tutarda aidat alacakları olduğu, ödenmeyen aidat alacakları için toplu iş sözleşmesinde belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sendika aidat alacaklarına uygulanacak faiz başlangıç tarihinin hangi tarih olduğu noktasında toplanmaktadır.
2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 23. maddesinde, “Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı tüzüklerinde belirtilir. İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez. İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, işyerinde işçilere ödediği bir günlük çıplak ücretleri toplamını geçemez. Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz.
Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.”, aynı maddenin 4. fıkrasında da “Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir.” hükümleri yer almıştır. Aynı şekilde Sendika Ana Tüzüğünün 43. maddesinde üyelik ve dayanışma aidat tutarları bakımından kanun hükmü tekrarlanmıştır.
Öte taraftan TİS (2008-2010)’in 11. maddesinde; “İşveren yasa gereği kesmeye mecbur olduğu aidatı her ay keserek işçi ücretlerinin ödendiği günü takip eden 7 gün içinde sendikanın bildireceği banka hesabına her hangi bir ihtara lüzum olmaksızın yatırmak ve kesinti listesini iş yerinin bağlı olduğu şubeye bir tanesini de genel merkeze göndermek zorundadır…” hükmüne yer verilirken 47. maddesinde, “TİS kapsamında yer alan işçilerin ücretleri hak edildikleri tarihten itibaren ilk iş günü ödenir…” düzenlemesi getirilmiştir.
Yine TİS(2010-2011)’in 14. maddesinde işçi ücretlerinin ödendiği günü takip eden 7 gün içinde işveren tarafından aidatların ödeneceği ifade edilirken 50. maddesinde ise TİS kapsamında çalışan işçilerin ücretlerinin her ayın 15’inde banka aracılığıyla ödeneceği belirtilmiştir.
Bütün bunlara ek olarak, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinin 1. fıkrasında “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur.” İkinci fıkrasında ise “Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamı ile borçlu mütemerrit olur.”denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61/1. maddesine göre bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uyarınca yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve sendikanın banka hesap numarasını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilerek ve bildirilen banka hesabına yatırılmasını istemesi gerekir.
Toplu İş Sözleşmelerinde kesilen aidatın ne zaman sendikaya yatırılacağı hususu düzenlenmiş ise ayrıca ihtara gerek kalmadan bu tarihlerden itibaren faize karar verilmeli, bu konuda bir düzenlenme yoksa taraf sendikanın işvereni temerrüde düşürmesi gerekir. Dava tarihinden önce sendika tarafından işverenin temerrüde düşürülmesi söz konusu değil ise dava ve ıslah tarihi temerrüt tarihini oluşturmaktadır. Bu nedenle bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Ayrıca 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61/2. maddesinde sendika üyelik aidatının bir ay içerisinde sendikaya gönderilmesi öngörülmüş ise de yukarıda açıklandığı şekilde kanunda işverene bir aylık ödeme süresi öngörülmesi temerrüt için yeterli görülmemiş, işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacının dava konusu yapılan TİS dönemlerine ilişkin davalı işverene hitaben yazılmış sendika üye listesi ve banka hesap numarası içeren yazıları mevcut olmakla beraber dosya kapsamından ilgili yazıların davalı işverene gönderildiği anlaşılamamaktadır. Şu halde mahkemece talep konusu toplu iş sözleşmeleri dönemlerine ilişkin her bir toplu iş sözleşmesi dönemi için davacı sendika tarafından üye listesini içeren, hesap numarasını içeren söz konusu yazıların işverene gönderilip gönderilmediği araştırılmalı ve sonucuna göre faiz başlangıç tarihi belirlenmelidir. Bu itibarla eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilerek 6100 sayılı HMK’nun 326. maddesine aykırı davranılması ise ayrı bir bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.