Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2012/15099 E. 2013/6256 K. 26.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15099
KARAR NO : 2013/6256
KARAR TARİHİ : 26.03.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, fazla mesai ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının davalı şirkete 01.05.2005-21.10.2010 tarihleri arasında çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödendiğini belirterek fazla çalışma ücret alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davacının fazla çalışması ve fazla çalışma alacağı olmadığını, vardiyaların ara dinlenme dahil günde dokuz saati geçmediğini bir saat ara ile iki kez onbeş’er dakika çay molası verildiğini haftada altı gün çalıştığını, iş sözleşmesinin 6-c maddesi gereğince gerektiğinde işçinin fazla çalışma yapması gerektiği ve fazla çalışma ücretini aylık ücretin içinde olduğunun kararlaştırıldığını, imzalı puantaj kayıtları gereği davacının iddialarının yerinde olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda hesap bilirkişisinden alınan rapora itibarla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne
alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez. Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan kanuni çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir kanuni sınırlama da, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Kanundaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Kanun’un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Dosya içeriğine göre davacı 01.05.2006 tarihinde satış danışmanı olarak çalışmaya başlamış, çalışma süresince mağaza yöneticisi ve mağaza sorumlusu ünvanları ile çalışmış, iş sözleşmesi 21.10.2010 tarihinde davalı işveren tarafından 4857 sayılı Kanun’un 25/ II-e. maddesi gereğince feshedilmiştir.
Karara esas alınan bilirkişi raporunda işyerindeki güvenlik alarm sisteminin açılış kapanış saatlerini gösteren ulusal gözlem raporuna göre fazla çalışma ücret alacağı hesaplanmış, hesap raporuna taraf vekilleri itiraz etmişlerdir. Davacı işyerinde birden fazla ünvanda çalışmış olup davacının çalıştığı her bir ünvana ait görev tanımları dosya içine alınarak dosyadaki diğer işyeri kayıtları ile birlikte değerlendirme yapılarak yukarıda açıklanan ilkelere göre davacının fazla çalışması olup olmadığı belirlenerek bilirkişiden tarafların rapora itirazlarını karşılayacak denetime elverişli rapor alınmalıdır. Tarafların hesap raporuna yaptığı itirazlar karar yerinde karşılanmadan denetime elverişli olmayan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.