YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13428
KARAR NO : 2012/18324
KARAR TARİHİ : 14.09.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalı işveren tarafından davacıya baskı yapıldığı ve istifa etmesinin istendiğini, istifa etmeyi reddeden davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğini, davacının en son 30/05/2010 tarihinde işyerine gittiğinde kapıda bulunan güvenlik görevlileri tarafından işyerine alınmadığını, davacının devamsızlığının söz konusu olmadığınından davacının işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının üç iş günü işe gelmemesi sebebiyle iş sözleşmesine son verildiğini, davacı herhangi bir mazeret beyan etmeksizin devamsızlık yaptığı için kendisi hakkında tutanak tutulduğunu ve akabinde işine son verildiğini, fesih gerekçesinin haklı ve yerinde olduğundan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalı işveren emrinde çalışan biri olup en son iş sözleşmesine haksız olarak son verildiği, iş sözleşmesine son verilmesinin haklı olduğunun ispatı görevi davalı işverende olup davalı işveren tarafından iş sözleşmesine haklı olarak son verildiğinin ispat edilemediği, gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi temizlik elemanı olarak çalışmaktayken 17.05.2010, 18.05.2010 ve 20.05.2010 tarihlerinde yapılan devamsızlık gerekçe gösterilerek haklı sebeple feshedilmiştir. Davacı vekili, davacının her hafta pazar günleri 08.30-17.30 saatlerinde davalı işyerinin temizlik işlerini yaptığını, hafta içi başka yerde çalışmasından dolayı pazar günleri yapılacak çalışmaya yönelik kısmi ve belirsiz süreli iş sözleşmesi düzenlendiğini, davacının devamsızlık yaptığı söylenilen günlerin 17.05.2010 tarihli değişiklik bildiriminin davacıya bildirildiği günün akabindeki iki iş günü olduğunu, davacının bu çalışmayı kabul etmediğini bildirdiğini ve normal çalışma günü olan 23.05.2010 pazar günü işine giderek çalıştığını iddia etmiş, davalı vekili ise davacı ile davalı şirket arasında çalışmanın pazar günlerine münhasır olacağına ilişkin bir anlaşmanın olmadığını, iş sözleşmesi gereği çalışma saatlerini belirleme ve değiştirme yetkisinin davalı şirkette olduğunu savunmuştur.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, 01.03.2009 tarihli iş sözleşmesinde davacının aylık çalışma saatinin 75 saat olarak belirlendiği ancak davacının pazar günleri 08.30-17.30 saatlerinde çalışmasına ilişkin bir koşulun bulunmadığı anlaşıldığından davalı işveren tarafından davacının çalışma saatlerinin hafta içi 18.00-20.00, hafta sonu 08.30-17.30 olarak düzenlenmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. Çalışma saatlerinde yapılan değişiklik bildiriminin davacıya tebliğ edilmesine rağmen davacının 17.05.2010, 18.05.2010 ve 20.05.2010 tarihlerinde işe gelmediği sabittir. Tüm bu sebeplerle mahkemece, iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayandığının kabulü ile davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 105,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak14.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.