Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/822 E. 2011/1454 K. 29.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/822
KARAR NO : 2011/1454
KARAR TARİHİ : 29.09.2011

MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2009
NUMARASI : 2008/177-2009/756
Davacı vekili; davacının 2006 yılı Haziran ayında davalı işyerinde mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladığını, 03.12.2007 tarihinden itibaren de daimi işçi statüsüne getirildiğini, su takip işçisi olarak çalışmasını sürdürdüğünü, iş akdinin 06.06.2008 tarihinde davalı işveren tarafından, “ilçe içerisinden geçen kanalın prizlerinin basılı olduğu, başkalarının bu konuda kendisini aramasına ve aradan yarım saat geçmesine rağmen gelmediği, bu nedenle başka birinin görevlendirildiği devriye görevlisinin davacıya haber vermemesi nedeniyle davacı ile devriye görevlisi arasında tartışmalar yaşandığı, davacının devriye görevlisini darp ettiği belirtilerek 4857 sayılı Yasanın 25/2. maddesi uyarınca “ahlak ve iyiniyet kurallarına uymamak ve verilen görevi yapmamak” nedeniyle feshedildiğinin bildirildiğini, feshin geçerli bir nedeni bulunmadığını, davalı sulama birliği başkanının aynı zamanda …Belediye Başkanı olduğunu, davacının amcasının yeni dönemde yapılacak olan başkanlık seçimi için adaylığını açıklaması üzerine davacının işine son verildiğini belirterek, feshin geçeksizliğine ve davacının işe iadesine, yasadan doğan diğer haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili O.U. … İlçesinde su takipcisi olarak görev yapan davacıyı 06.06.2008 tarihinde arayarak ilçe içerisinde çek priz kapaklarının kapalı olması nedeni ile bilgi verdiğini, davacının buna aldırmayarak uyumaya devam ettiğini, müvekkilinin kısa bir süre sonra davacıyı tekrar arayarak hala uyuduğunu tespit ettiğini,bu arada çek priz kapaklarının kaldırılmaması nedeni ile suların aşırı derecede yükselmesinin çiftçilere zarar vereceğinden dolayı müvekkilinin başka bir personelini acilen görevlendirmek zorunda kaldığını, davacının devriye görevi yapan ve kendisi gelmediği için görevlendirilen E.T. telefonla arayarak sanayi bölgesinde olduğunu öğrenip elinde sopa ile giderek bu kişiyi darp ettiğini, bu olaylar nedeni ile müvekkilinin, davacının iş akdini İş Kanununun ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık ve görevi kötüye kullanma ile ilgili hükümleri gereğince feshettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, olay tarihi itibari ile kaldırılması gereken çek priz kapağının bulunduğu bölge, yalnızca davacının sorumluluk sahası içerisinde olmayıp çek priz kapaklarının kaldırılması işi o bölgede görev yapan tüm su takipçilerinin görevi dahilinde olup davacıya iş akdinin fesholunduğu tarih itibari ile o bölgede sulama yapılacağı ve kapağın kaldırılması konusunda verilmiş herhangi bir talimat bulunmadığı, davalı işverenlikçe davacının uyarıldığı halde verilen görevi yerine getirmediği hususu ispat olunamamış olduğundan ve bu konuda yalnızca birlik başkanı O.U tarafından tanzim olunan tutanak başlıklı 06.06.2008 tarihli tutanak mevcut olduğu, bu tutanak içeriğinin başkaca yan delillerle doğrulanmadığı, bu olayın doğruluğu kabul edilse dahi davacının davalı işverenlikçe bu konuda uyarılması davacının bu davranışını ısrarla sürdürmesi halinde iş akdinin haklı olarak feshedilebileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesidir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır.
Somut olayda, davacının 03.12.2007- 06.06.2008 tarihleri arasında su takipçisi olarak işçi ünvanıyla çalıştığı, iş sözleşmesinin “06.06.2008 tarihinde 6.00 sıralarında ilçe içerisinden geçen kanalın prizlerin basılı olduğu tarafımca tesbit edilmiş olup şahsınıza telefonla bilgi verdiğim halde görev yerine gelmediğiniz, 2. defa tekrar telefonla haber verdim halen uyuyor olduğunu öğrendim. Çek priz kapağının kalkmamış olması suyun aşırı derecede yükselmesi zarara yol açacağından başka bir personeli görevlendirdim, bu personelle birlikte kapağı kaldırdık, O.D. Devriye görevi yapan devriye görevlisi E.T. kendisine haber vermediği nedeniyle telefonla arayarak bulunduğu sanayi bölgesine giderek eline sopa alıp bu kişiyi darp edip, daha fazla dayak yememek için kaçarak yaklaşık 800 metre kovaladığı, E.T. kötü davrandığı ve verilen görevi yerine getirmediği” belirtilerek 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesince “ahlak ve iyiniyet kurallarına uymamak ve verilen görevi yapmamak” gerekçesiyle feshedildiği, davacının husumet ve muvaza iddiasında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle, davalı işyerinde, Konumu itibarıyla güvence kapsamı içerisinde olmayan işveren vekillerinin ve yardımcılarının da işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesinde hesaba katılarak, İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısının bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirleneceği gözetilerek , belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınarak 30 işçi sayısının var olup olmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde resen araştırılarak tesbit edilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.