YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8036
KARAR NO : 2011/8687
KARAR TARİHİ : 29.12.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, tasarruf teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyede çalışmakta iken 15.04.2006 tarihinde emekli olduğunu, çalıştığı sürece ücretinden kesilen miktarın işveren katkısı eklenerek bankaya yatırılmadığını bu nedenle nema alacağını alamadığını, 3417 sayılı yasanın 4 ve 7. maddesinde yapılan kesintilerin süresinde yatırılmaması halinde bu tutarın SSK tarafından yatırılacağını düzenlediğini ancak SSK’nın gereğini yerine getirmediğini ve tüm davalıların bu durumdan sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1500 TL Tasarrufu Teşvik fonu kesintileri ve işveren katkı payı ile bunların nemalarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, Hazine Müsteşarlığı ve SGK vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
Karar davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Yargılama giderlerinden sayılan Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 326. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf
kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki tarafta vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekalet ücretinin, her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanan Avukatlık Ücret Tarifesindeki hükümlere ve oranlara göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacı tarafından açılan davanın yapılan yargılaması neticesinde mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’nın 2010/174 E., 2010/35 K. ve 20.12.2010 tarihli kararı ile davanın çözümünde İdari Yargının görevli olduğuna ilişkin kararı uyarınca görev yönünden davanın reddine karar vermiş ancak vekalet ücretine hükmetmemiştir. Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı doğrultusunda yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verildiğine göre davalılar yararına vekalet ücretine hükmolunmaması hatalıdır.
SONUÇ: Mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasının 3. bendindeki “Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,” ibaresinden sonra gelmek üzere ve 4. bent olarak “davanın tüm davalılar bakımından müşterek sebepten doğduğu gözetilerek hepsi için 1100 TL olarak belirlenen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” şeklinde yazılmak sureti ile kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.