Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/6777 E. 2012/12041 K. 01.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6777
KARAR NO : 2012/12041
KARAR TARİHİ : 01.06.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin feshinin usul ve yasaya uygun olduğunu, fesih bildiriminin davacıya tebliğ edildiğini ve fesih sebebinin açıkça belirtildiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II.maddesi gereğince feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilemesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunun, işverenin güvenini kötüye kullandığının, yapmakla ödevli olduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar ettiğinin davalı işveren tarafından iddia ve ispat edilemediği, davacının feshe konu davranışlarının haklı neden teşkil etmediği, ancak geçerli neden teşkil ettiği, davalı işveren tarafından fesihten önde davacıdan savunma alındığı iddiasının ispatlanamadığı, feshin son çare olma ilkesinin de gözetilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol
açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. Maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğinden, davacının 12.03.2007 -26.07.2010 tarihleri arasında ev dışı kanal satış yöneticisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 26.07.2010 tarihli fesih bildirimi ile, 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e ve h maddeleri gereğince tazminatsız olarak 26.07.2010 tarihinde feshedildiği, 04.06.2010 tarihinde davacıdan, MyCity Otel şirketinin müdürü ile yaşadığı sorun üzerine, bu kişi ile tartıştığı, aksaklıklar nedeniyle kendisini amirine şikayet etmesini söylediği, müdürün durumu genel müdürüne aktardığında sütaş ile ilişkileri kesmelerini söylediği belirtilerek, ürün ve fiyat listesini zamanında vermemesi, ürün listesi verirken şirket prosedürü olarak jpg olarak verebileceğini ifade ettiği, iki gün sonra excel olarak attığı, üç üründe revize fiyatını iki gün sonra gittiğinde verdiği, 28 mayıs cuma günü gönderileceğini bildirdiği ürünü 29 Mayıs Cumartesi günü geç gönderdiği, iskonto çıkmamış faturayı düzelttirerek 31 mayıs pazartesi günü göndereceğini söylemesine rağmen iki haziranda gönderdiği, müşteri ilişkisini iyi yönetemediği nedeniyle davacıdan savunmasının istendiği, davacının iddiaları kabul etmediği, aynı tarihli savunma istemi yazısında, şirketi satınalma yetkilileri ile yapılan görüşmede, davacı ile yapılan görüşmelerde geri dönüş alamadıklarını, kendilerinin ziyaret edilmediğini, bu nedenle mal alımlarını yavaş yavaş başka firmalara kaydırdıklarını, davacının iletilen sorunlarla ilgili Müşvik beyle konuşun dediğini, sıkıntılarla ve işi geliştirme adına hiçbişey ile ilgilenmediğini bundan sonra kendileri ile başkasının ilgilenmesini istediklerini beyan ettikleri belirtilerek, müşterileri gerektiği gibi yönetemediği ve iş kaybına yol açtığı nedeniyle savunma istendiği, davacının, bahse konu firmanın üç aydır kontrolünde olduğunu, firmanın mali bir sıkıntısının olduğunu düşündüğünü, şu andaki mali riskin 130.000,00 TL civarında olduğunu, devamlı ödeme yapmadıkları için risk limitine takıldıklarını ve konunun amirlerinin bilgisi dahilinde olduğunu beyan ettiği, davacıya 10.06.2010 tarihinde bahsi geçen iki müşterinin şikayetinden dolayı uyarı verildiği, 23.07.2010 tarihinde davacıdan yoğurt ve ayran grubunda yapılan ambalaj ve gramaj değişikliklerini müşterilere bildirmesi istenmesine rağmen bildirmediği, bu konuda Acıbadem hastanesinden şikayet geldiği ve müşterinin davacıyla çalışmak istemediğini bildirdiği,daha öncede benzer şikayetler aldığı, bu durumun şirket müşterilerin çekinceli davranmalarına ve dolayısıyla şirketin zarar etmesine yol açtığı belirtilerek savunmasının istendiği,davacının savunma vermekten imtina ettiği, …., Hotel satınalma müdürü tarafından davalı şirkete gönderilen 02.06.2010 tarihli yazıda, fiyat teklifi verilmesi aşamasında davacı ile sıkıntılar yaşandığı ve bu sıkıntıların ilerleyen günlerde giderek arttığı, siparişi verilen ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle işlerinin aksamasına davacının neden olduğu, ürün temininin piyasadan yapılarak zaman ve maddi kayıp yaşandığı, davacının telefonlara cevap vermemesi ve rahatsızlıklar kendisine söylendiğinde ağır ithamlarda bulunması nedeniyle davalı şirketle işbirliğinin bitirildiğini beyan ettiği, Ummaş A.Ş. Yönetmeninin 14.04.2010 tarihli yazısında, davacının sadece ismini duyduklarını, kendisini hiç görmediklerini ve kendileri tarzlarındaki şirketleri davacının yönetemeyeceği kanaatinde olunduğunu, sorunları lokman beyle çözmek zorunda kaldıklarını beyan ederek daha yapıcı bir müşteri ilişkileri yöneticisi ile çalışmak istediklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının yukarıda anılan usulsüz eylemlerinin 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmasa da, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlar niteliğinde olduğu, işyeri düzenini bozduğu ve olumsuzluklara neden olduğu ortadadır. Haklı sebeple yapılan fesihlerin şartlarının oluşmaması nedeniyle geçerli sebeple feshe dönüştüğü hallerde savunma alınmasına gerek olmadığı, kaldıki davacıdan işverence savunmasının istendiğine dair belge sunulduğu, bunun aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmış olup, iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğinin kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 850,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 01.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.